Eveeeeet, yine bir gezi yazı dizisiyle karşınızdayım ama bu sefer hayali değil merak etmeyin :) Sahi ya benim hayali seyahatlerimi merak ediyor musunuz hiç? Ben çok merak ediyorum, ne yapıyorum gurbet ellerde acaba? Umarım başıma bir haller gelmemiştir oralarda.:) Neyse vakit bulur bulmaz bi ara alır getiririm kendimi ama önce Likya gezimi anlatmalıyım sizlere. Unutacağım diye ödüm kopuyor, o kadar çok yer gezdim ki çoğunu hatırlamıyorum zaten, aklımdakiler de uçup gitmeden bloga dökmeliyim bir an önce. :)
Öncelikle tur hakkında bilgi vereyim size, Jolly Tur'un "Uçaklı Likya Turu"'na katıldık. 4 gece 5 günlük dolu dolu, eğlenceli bol gezmeli bir turdu. Konaklama Fethiye Atapark Hotel'de yarım pansiyon olarak gerçekleşti. Fiyatını da merak etmişsinizdir tabi:) önceden rezervasyon yaptırdığımız için bize 2 kişi 1880-TL ye mal oldu. Tabi tatillerimin vazgeçilmez ismi canım yol arkadaşım İkuş'la gittik yine :) (Herkes tanıyor artık onu di mi? :)) Bir de bu sefer İngilizce kursundan arkadaşım Kadir de vardı. Kadir, Jolly Tur'da rehber yardımcısı, zaten bize turu ayarlamada o yardımcı oldu. Ayrıca gittiğimiz koyların hepsini birbirine karıştırdığım için ilerleyen yazılarda bana çok faydası olacak kendisinin :)
Turun içeriğine gelecek olursak, adı üstünde Likya gezisi işte. Peki, tam olarak neresi bu Likya? Aşağıdaki haritadan bakalım hemen:
Likya Türkiye'nin güney kıyısından Akdeniz'e çıkıntı olarak uzanan Teke Yarımadası'nın tarihi ismiymiş aslında. Bu bölgede yer alan Dalyan, Ölüdeniz, Göcek, 12 adalar, Akyazı, Kaş, Kalkan, Kekova, Gökova koyları... gibi doğa harikası yerleri gezdik. Durun heyecanlanmayın hepsini anlatacağım ama sırayla :)
Benim de kafamı bi toparlamam lazım bütün gezdiğim koylar birbirine karışmış durumda şu anda. Gezi yazılarımı bu yüzden çok seviyorum, bir nevi cila gibi oluyor hafızama. Bu yazıları, aradan zaman geçtikten sonra açıp okuduğumda unutmaya başladığım bir çok şeyin olduğunu farkediyorum ve iyi ki yazmışım diyorum.
Nereleri gezeceğimizi de anladığımıza göre ilk günümüzü anlatmaya başlıyorum hemen.
Uçaktan iner inmez tur rehberimiz Gökçen bey bizi karşıladı ve Dalaman'dan otobüsle Dalyan'a öğle yemeği yiyeceğimiz restorana gidip yemeğimizi yedik. Kadir'in programı biraz karışık olduğu için bizi karşılamaya yetişemedi ve restoranda bize katıldı. Bugün sadece Dalyan ve İztuzu'nu gezecek, sonrasında da Fethiye'de bulunan otelimize yerleşecektik.
Yemeğimizi yediğimiz Caunos Restaurant'ın önünden Dalyan'ın tipik kanal teknelerinden birine atladık ve böylece ilk mavi yolculuğumuz başlamış oldu. Sazlıkların arasından geçerken çevreyi ve Kaunos Kaya Mezarlarını inceleyerek İztuzu Plajı'na doğru Dalyan Kanalı'nda hoş bir gezinti yaptık.
Dalyan Kanalı, Köyceğiz Gölü'nü Akdeniz'e bağlayan doğal bir kanal. Ayrıca bu kanal Köyceğiz Gölü'nün doğa harikası olmasının da sebebi. Çünkü denizle, böyle doğal bir kanal vasıtasıyla birleşen göllere "Ayaklı Göl" denirmiş ve dünyada sadece 7 adet ayaklı göl mevcutmuş. İşte, Köyceğiz Gölü de bu 7 ayaklı gölden biriymiş. Bu yüzden Köyceğiz Gölü bu özelliğini Dalyan Kanalı'na borçluymuş.
Haritada da görüldüğü gibi Dalyan Kanalı sahiden de Köyceğiz Gölü'nün ayağı gibi değil mi?
Biz de bu ayağı kullanarak Akdeniz'e ulaşmaya çalıştık.
Tabi bunu yaparken de etrafı panoromik olarak seyrettik. Kaunos Kaya Mezarları'nı gördük. Amasya'da da gördüğüm kaya mezarlarının farklı bir büyüsü var. Mezarın da büyüsü olur mu bilmiyorum ama uzaktan bakmak bile insanı farklı bir boyuta taşıyor. Tanrıya yakınlaştıklarını düşündüklerinden hep en tepelere, kayalara oyarak yapmışlar bu mezarları. Aslında geride kalan açısından da daha teselli edici bir durum bence ölen kişinin yerin altında değil de tepelerde olduğunu bilmek. Oradan seni hep görüyor gibi...
Ay neyse içimizi karartmayalım derin mevzular bunlar biz gezimize bakalım :)
Ne diyorduk? Kaya mezarları işte, "Statüsü üstün kişiler için yapılan, oyulmaya ve işlenmeye uygun kayalarda oluşturulmuş mezarlardır" der wikipedia. Dışında işlemeler ve aileye ait bilgiler bulunurmuş ayrıca içersinde de ölen kişilere ait değerli eşyalar mevcut olduğundan tuzak sistemlerine rastlanmış.
Amasya'daki Kral mezarlarına da böyle uzaktan bakmıştık, bir gün içlerini de gezebileceğim bir tur ayarlamak istiyorum (İlknurrrrrr! tamam sen aşağıda beni beklersin :) )
Dalyan kanalı böyle işte; sazlıklar, sakin tatlı su, kaya mezarları ve kanal tekneleri...bir de bol miktarda huzur vardı.
Ay evet, az kalsın unutuyordum bir de bu yaramazlar vardı :)
Veee caretta carettaları görmeye başladık. Caretta carettaları görüntüleyebilmek epeyce zor oldu. Ben kamerayı açtım carettalar kaçtı, ben kamerayı kapadım carettalar takla atarak su yüzeyine çıktı... böyle saçma sapan bir kovalamaca yaşadım :) Ama azmettim ve şu aşağıdaki görüntüyü de sizin için yakalamayı başardım :)
İlk gün Dalyan'da bizi gezdiren kanal teknesi.
Ve nihayet İztuzu plajında yüzme molası verdik. Gönül isterdi ki plajın her bir köşesini dolaşıp yukarıdaki gibi güzel kareler yakalayım, ama maalesef yapamadım, üzgünüm... Ağustos'un 24'ne kadar hiç denize girmemiş bir insan evladı olarak fotoğraf makinesi, telefon ne varsa her bi şeyi fırlatıp kendimi Akdeniz'in dalgalarına bıraktım. Hal böyle olunca da yukarıdaki fotoyu da az önce turdan arkadaşımız Harun'un instagram hesabından arakladım, kendisine selam olsun... :)
Benim çektiğim kareler de böyle daha sere serpe kareler işte :)
İztuzu plajı tuzlu su ile tatlı suyun arasında kalan ender plajlardan. Yani göl suyu ile deniz suyunu bu plaj ayırıyor. Bir tarafında hırçın dalgalar kumsala vururken diğer tarafta gayet durağan, huzurlu bir tatlı su manzarası ilginç bir görüntü veriyor. Plajın uzunluğu 4,5 km'miş. Bu bölgede yer alan caretta carettalar yumurtalarını bu plaja bırakıyorlarmış. Bu sebeple bu plaja yabancılar "turtle beach" demekte.
Koşa koşa kendimizi denize attık evet ama ben denizini çok beğenmedim. Tamam temizdi ama çok dalgalı, çok sıcak, çok tuzlu ve çok sığdı. Yüzerken değil de yüzebilmek için derin yer ararken yoruluyor insan :)
Plajda, tuvalet, kabin ve duş alma yeri mevcut. Ancak duştan tuzlu su akıyordu. Duş almak yerine plajın diğer tarafındaki tatlı suya girip çıkarak da tuzlarından arınanlar vardı.
Yüzme molasının ardından tekrar tekneye atlayıp Dalyan kanalında dönüş yoluna geçerek otobüsün bizi bıraktığı noktaya ulaştık.
İlk gün yol yorgunu olduğumuz ve otele yerleşeceğimiz için sadece Dalyan ve İztuzu plajında vakit geçirdik.
Turumuzun 2.gününü muhteşem Göcek koylarında geçireceğiz. Göcek'te görüşmek üzere, beklemede kalın...
Öncelikle tur hakkında bilgi vereyim size, Jolly Tur'un "Uçaklı Likya Turu"'na katıldık. 4 gece 5 günlük dolu dolu, eğlenceli bol gezmeli bir turdu. Konaklama Fethiye Atapark Hotel'de yarım pansiyon olarak gerçekleşti. Fiyatını da merak etmişsinizdir tabi:) önceden rezervasyon yaptırdığımız için bize 2 kişi 1880-TL ye mal oldu. Tabi tatillerimin vazgeçilmez ismi canım yol arkadaşım İkuş'la gittik yine :) (Herkes tanıyor artık onu di mi? :)) Bir de bu sefer İngilizce kursundan arkadaşım Kadir de vardı. Kadir, Jolly Tur'da rehber yardımcısı, zaten bize turu ayarlamada o yardımcı oldu. Ayrıca gittiğimiz koyların hepsini birbirine karıştırdığım için ilerleyen yazılarda bana çok faydası olacak kendisinin :)
Turun içeriğine gelecek olursak, adı üstünde Likya gezisi işte. Peki, tam olarak neresi bu Likya? Aşağıdaki haritadan bakalım hemen:
Likya Türkiye'nin güney kıyısından Akdeniz'e çıkıntı olarak uzanan Teke Yarımadası'nın tarihi ismiymiş aslında. Bu bölgede yer alan Dalyan, Ölüdeniz, Göcek, 12 adalar, Akyazı, Kaş, Kalkan, Kekova, Gökova koyları... gibi doğa harikası yerleri gezdik. Durun heyecanlanmayın hepsini anlatacağım ama sırayla :)
Benim de kafamı bi toparlamam lazım bütün gezdiğim koylar birbirine karışmış durumda şu anda. Gezi yazılarımı bu yüzden çok seviyorum, bir nevi cila gibi oluyor hafızama. Bu yazıları, aradan zaman geçtikten sonra açıp okuduğumda unutmaya başladığım bir çok şeyin olduğunu farkediyorum ve iyi ki yazmışım diyorum.
Nereleri gezeceğimizi de anladığımıza göre ilk günümüzü anlatmaya başlıyorum hemen.
Uçaktan iner inmez tur rehberimiz Gökçen bey bizi karşıladı ve Dalaman'dan otobüsle Dalyan'a öğle yemeği yiyeceğimiz restorana gidip yemeğimizi yedik. Kadir'in programı biraz karışık olduğu için bizi karşılamaya yetişemedi ve restoranda bize katıldı. Bugün sadece Dalyan ve İztuzu'nu gezecek, sonrasında da Fethiye'de bulunan otelimize yerleşecektik.
Yemeğimizi yediğimiz Caunos Restaurant'ın önünden Dalyan'ın tipik kanal teknelerinden birine atladık ve böylece ilk mavi yolculuğumuz başlamış oldu. Sazlıkların arasından geçerken çevreyi ve Kaunos Kaya Mezarlarını inceleyerek İztuzu Plajı'na doğru Dalyan Kanalı'nda hoş bir gezinti yaptık.
Dalyan Kanalı, Köyceğiz Gölü'nü Akdeniz'e bağlayan doğal bir kanal. Ayrıca bu kanal Köyceğiz Gölü'nün doğa harikası olmasının da sebebi. Çünkü denizle, böyle doğal bir kanal vasıtasıyla birleşen göllere "Ayaklı Göl" denirmiş ve dünyada sadece 7 adet ayaklı göl mevcutmuş. İşte, Köyceğiz Gölü de bu 7 ayaklı gölden biriymiş. Bu yüzden Köyceğiz Gölü bu özelliğini Dalyan Kanalı'na borçluymuş.
Haritada da görüldüğü gibi Dalyan Kanalı sahiden de Köyceğiz Gölü'nün ayağı gibi değil mi?
Biz de bu ayağı kullanarak Akdeniz'e ulaşmaya çalıştık.
Tabi bunu yaparken de etrafı panoromik olarak seyrettik. Kaunos Kaya Mezarları'nı gördük. Amasya'da da gördüğüm kaya mezarlarının farklı bir büyüsü var. Mezarın da büyüsü olur mu bilmiyorum ama uzaktan bakmak bile insanı farklı bir boyuta taşıyor. Tanrıya yakınlaştıklarını düşündüklerinden hep en tepelere, kayalara oyarak yapmışlar bu mezarları. Aslında geride kalan açısından da daha teselli edici bir durum bence ölen kişinin yerin altında değil de tepelerde olduğunu bilmek. Oradan seni hep görüyor gibi...
Ay neyse içimizi karartmayalım derin mevzular bunlar biz gezimize bakalım :)
Ne diyorduk? Kaya mezarları işte, "Statüsü üstün kişiler için yapılan, oyulmaya ve işlenmeye uygun kayalarda oluşturulmuş mezarlardır" der wikipedia. Dışında işlemeler ve aileye ait bilgiler bulunurmuş ayrıca içersinde de ölen kişilere ait değerli eşyalar mevcut olduğundan tuzak sistemlerine rastlanmış.
Amasya'daki Kral mezarlarına da böyle uzaktan bakmıştık, bir gün içlerini de gezebileceğim bir tur ayarlamak istiyorum (İlknurrrrrr! tamam sen aşağıda beni beklersin :) )
Dalyan kanalı böyle işte; sazlıklar, sakin tatlı su, kaya mezarları ve kanal tekneleri...bir de bol miktarda huzur vardı.
Ay evet, az kalsın unutuyordum bir de bu yaramazlar vardı :)
Veee caretta carettaları görmeye başladık. Caretta carettaları görüntüleyebilmek epeyce zor oldu. Ben kamerayı açtım carettalar kaçtı, ben kamerayı kapadım carettalar takla atarak su yüzeyine çıktı... böyle saçma sapan bir kovalamaca yaşadım :) Ama azmettim ve şu aşağıdaki görüntüyü de sizin için yakalamayı başardım :)
Sonra isteyenler caretta carettaların bayıldığı meşhur Mavi Yengeç'ten tattılar. Ben yemedim. Pek lezzetli görünmedi.
İlk gün Dalyan'da bizi gezdiren kanal teknesi.
Ve nihayet İztuzu plajında yüzme molası verdik. Gönül isterdi ki plajın her bir köşesini dolaşıp yukarıdaki gibi güzel kareler yakalayım, ama maalesef yapamadım, üzgünüm... Ağustos'un 24'ne kadar hiç denize girmemiş bir insan evladı olarak fotoğraf makinesi, telefon ne varsa her bi şeyi fırlatıp kendimi Akdeniz'in dalgalarına bıraktım. Hal böyle olunca da yukarıdaki fotoyu da az önce turdan arkadaşımız Harun'un instagram hesabından arakladım, kendisine selam olsun... :)
Benim çektiğim kareler de böyle daha sere serpe kareler işte :)
İztuzu plajı tuzlu su ile tatlı suyun arasında kalan ender plajlardan. Yani göl suyu ile deniz suyunu bu plaj ayırıyor. Bir tarafında hırçın dalgalar kumsala vururken diğer tarafta gayet durağan, huzurlu bir tatlı su manzarası ilginç bir görüntü veriyor. Plajın uzunluğu 4,5 km'miş. Bu bölgede yer alan caretta carettalar yumurtalarını bu plaja bırakıyorlarmış. Bu sebeple bu plaja yabancılar "turtle beach" demekte.
Koşa koşa kendimizi denize attık evet ama ben denizini çok beğenmedim. Tamam temizdi ama çok dalgalı, çok sıcak, çok tuzlu ve çok sığdı. Yüzerken değil de yüzebilmek için derin yer ararken yoruluyor insan :)
Plajda, tuvalet, kabin ve duş alma yeri mevcut. Ancak duştan tuzlu su akıyordu. Duş almak yerine plajın diğer tarafındaki tatlı suya girip çıkarak da tuzlarından arınanlar vardı.
Yüzme molasının ardından tekrar tekneye atlayıp Dalyan kanalında dönüş yoluna geçerek otobüsün bizi bıraktığı noktaya ulaştık.
Turumuzun 2.gününü muhteşem Göcek koylarında geçireceğiz. Göcek'te görüşmek üzere, beklemede kalın...
Ben Marmaristen gitmiştim Dalyan'a. Gerçekten çok enteresan bir yer sazlıkların arasında
YanıtlaSilİztuzu plajında galiba girilmiyordu denize. Karettalar yumurtalarını bırakmışlardı. Ben de zar zor çekebilmiştim fotoğrafını. Harika yerler...
Evet Deneyimli Anne, plajı belli zamanlarda kapatıyorlarmış.
SilGelip de buralara o kadar para bayılıyorsunuz ya üzülüyorum ya size :P
YanıtlaSilBerkay, daha gelmeden bayıldık o paraları :)))) ama uçak ve yarım pansiyon konaklama da dahil kişi başı 940 tl uygun değil mi sence ya? o kadar gezme de bonusu, bana çok cazip geldi vallahi, sen orada mı yaşıyosun? ben seni ankara'da yaşıyosun sanıyodum nedense :)
SilTabii kendiniz gelip bir araç kiralasanız daha pahalıya patlardı ama bilmiyorum rehberle gezme işi bana göre değil. Bir yaz ben de yapmıştım okurken o rehberlik işini :) En son Ankara'da 5 sene önce yaşadım, Çalış'ta yaşıyorum, Dalyan'a giderken evin önünden geçtiniz hatta :) Şimdi turla götürmemişlerdir ama sırf gün batımı için getirmeleri gerekir. Yazı serisi bitsin göstermedikleri ama 2.'de görmen gereken yerleri yazarım. 2.'den eminim çünkü Paspatur'un suyundan içen bir daha ayrılamaz diye bir söz vardır buralarda :D
SilÇalış'ı biliyorum kaldığımız yere yakın değil mi? Hatta grubun yarısı orada Remir Hotel'de konakladı. Tabi ki, bekliyorum önerilerini :) benim aklım Kaş-Kalkan-Kekova bölgesinde kaldı 1 gün yetmedi oralar için zaten, ben de hissediyorum tekrar gideceğimi :)
SilO remer hotel evin karşısı işte :)
Silher gün uğradık oraya yahu :)
SilHi Chris
YanıtlaSilI already follow you :) I know your blog, thank you
vay beeeee yaaa müthiş bi tur yapmışsınız. böle bi gezi yapmamıştım orlarda yapcaam :) coli tur diyosoon :)
YanıtlaSilöneririm :)
Sil