Wikipedia

Arama sonuçları

mevsimler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mevsimler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Aralık 2015 Salı

Kış Kâbusu


Hiç bana öyle "ama sahlep var, boza var, sıcak çikolata var, battaniye var" falan demeyin, kandıramazsınız beni. Hiçbir kuvvet benim kışa olan duygularımı değiştiremez.

Oldum olası bir husumet vardı kışla aramızda. Küçükken, sobalı olan evimizde başlamıştı sanırım bu husumet. Sobanın uzak olduğu odaya gitmek zorunda kaldığımda tavana çıkardı kışa olan nefretim. Okula gitmek için uyandığım karanlık sabahlarda sıcacık yatağımdan kalkıp buz gibi odanın içinde kol bastı hareketleriyle giyinmeye çalışırken de, okula gidip gelirken ellerimin, oramın buramın donduğunu hissettiğimde de az kulağını çınlatmazdım hani.

Çoğu insan bu olumsuzlukları hatırlamak yerine sobanın etrafında yapılan sıcak sohbetleri, kestaneleri, portakal kabuklarını falan hatırlar ama nasıl bir tramva geçirdiysem artık kışa dair ben de bu nefret anlarını hatırlıyorum hep.

Yaz ne kadar mavi ve yeşilse kış da bir o kadar siyah ve griydi. Yaz ne kadar aydınlık, ışıltılı ve sıcaksa kış da bir o kadar karanlık ve soğuktu (ki hâlâ öyledir) benim için 

Hâl böyleyken de bir anlam veremem "kış" için böyle güzellemeler yapanlara. Maalesef onlar gibi "kış" deyince sahlep, boza, battaniye, kitap, sıcak bir pencere önünden elinde fincanla şehri seyretmek gibi şeyler gelmiyor benim aklıma. Kış deyince, karanlık sabahları, koyu bir gökyüzünü, çamuru, soğuğu, can sıkıntısını, üşüyen, depresyona giren ya da burnunu çeken sümüklü insanları anımsıyorum daha çok.

Her şeyi bir kenara koyun, kışın kaç kere gözünüzü açtığınızda yüzünüze vuran güneşin mutluluğuyla uyanabiliyorsunuz? İşte ben en çok bu yüzden sevmiyorum kışı. Karanlık sabahlar karşılıyor beni. Oysa yaz öyle mi ya! Pırıl pırıl güneşle yanağımıza bir öpücük kondurur adeta sabahları. Kuşlar neşeli şarkılarla eşlik eder onun bu anaç uyandırışına üstelik. Böyle güzel uyanmak varken güne, kasvetli sabahlara uyandığım bir mevsimi nasıl severim ki ben?

Çalışmak zorunda olmadığım, boğaza bakan, sıcacık bir evde camın önünde sıcak çikolata içerken şehri seyredecek bir hayata sahip olmak bile kışa bakış açımı değiştiremez herhalde.

Çok sıkılıdım, anladığınız üzere. Yaz gelsin, maviye ve yeşile doyalım yine...









1 Nisan 2013 Pazartesi

Hoşgeldin Bahar


            Bir soluklan azıcık da hemen işe koyulalım, çok işimiz var seninle çok.

            Aylardır üzerimde taşıdığım, kendimi yürüyen bir lahana gibi hissetmemi sağlayan kıyafetlerden başlayalım istersen; onlardan kurtulmamız lazım ilk başta. Kuşlar kadar özgür hissetmemi sağlayacak, rengarenk kıyafetlerime kavuştur beni. Yalnız bir şey rica edeceğim senden; bu sefer biraz uzun kal  ki tek tek ilgilenebileyim onlarla; yavrularına şefkat gösteren anne gibi; hiçbirinin boynu bükük kalmasın istiyorum. “Beni de giy, beni de giy” der gibi bakıyorlar sonra. Malum gelmenle gitmen bir oluyor çünkü.

            İkinci işimiz, seninle “Uluslararası Sevko Bahar Temizliği Festivali” 'ne katılmak olacak. “Baharı bekleyen kumrular gibi”, “ Bahar geldiğinde mi ben böyle olurum yoksa böyle olduğumda mı gelir bahar” ya da “Bir ilkbahar sabahı güneşle uyandın mı hiç” gibi adına yazılmış onlarca şarkılar ya da seninle hiç alakası olmayan ama benim favori temizlik şarkım olan “ Tuttu fırlattı kalbimi” eşliğinde katılacağımız festivali, yüzümüz ak bir şekilde atlatacağımızı umuyorum. Biraz yorucu olacaktır belki, ama yeteri kadar dinlenmiş olmalısın, hem sonunda evimiz, sana yakışır şekilde mis gibi temizlik kokacak.

            Sonra güzel Baharcık, seninle şöyle bir güzel gezmemiz lazım. Kara kışın beni tembelleştirerek, aramı bozmuş olduğu İstanbul'un gönlünü almamız lazım. Senin hayat veren o, toprak ve çimen kokunu alayım, güneşinin sıcaklığını iliklerimde, parlaklığını yüzümde hissedeyim bir, hele bir de gelmenle mutluluktan şakırdayan kuşlarının cıvıltısıyla uyanayım güne; gör bak İstanbul'a nasıl affettireceğim kendimi. İstanbul gibi ihmal ettiğim dostlarım var bir de, onların da gönlünü almamız gerekiyor ayrıca.

            Daha dur, söylemeyi unuttum; kardeşin yaz gelince, tatile gideceğim, seni bekledim hazırlanmak için de. Biraz kilo versem fena olmaz hani. Alışveriş de yapmalıyız. Her zamanki gibi “giyecek hiçbir şeyim yok” çünkü.

            Tamam tamam, şimdiden gözünü korkutmayayım senin. Ama anla be Bahar, koca bir kış seni bekledik, sana erteledik hep üşendiğimiz pek çok işi. Ancak senin verdiğin enerji ile başa çıkabiliriz bu işlerle. Sen başkasın, sen var ya sen, cansın sen can. Sen bana da, yaşadığım şehre de en çok yakışansın.