Wikipedia

Arama sonuçları

29 Ekim 2014 Çarşamba

Cumhuriyet

Bugün; klişe sözler söylemek, saçma sapan sataşmalar yapmak yerine olduğumuz yerde biraz duralım hepimiz. Evet, hiç birşey yapmadan, bir anlığına da olsa bir duralım ve "Cumhuriyet"in kelime anlamını düşünelim sadece...

Canı, kanı pahasına küllerinden tekrar doğan Türkiye'nin "bağımsızlık benim karakterimdir" diyerek isminin yanına seçtiği kelimenin kendisine en çok yakışan  kelime olduğunun farkına varalım bir kez daha.

"Cumhuriyet, özgürlük demek" şarkısını ezbere okumayalım bu sefer; söylerken gözlerimizi kapatalım, Türk Yıldızları gibi (kiuuu kiuuu!) gökyüzünde özgürce akrobasiler yaptığımızı varsayalım ve o özgürlüğü büyük bir coşkuyla iliklerimize kadar  hissedelim.

Bunca kavga, bunca gürültü, bunca tantana arasında; herşeye, herkese rağmen o kadar kuvvetli hissedelim ki onun varlığını, "Cumhuriyet" var olduğu sürece bu millete hiç birşey olmayacağı gerçeği bir kez daha dank etsin her birimizin kafasına.

Öyle çok derin düşünmeye de gerek yok, bu topraklarda nefes alan herkesin özgür oluşunun bayramıdır aslında bugün. Bunu unutmayalım yeter. Hepimize kutlu olsun!


     




23 Ekim 2014 Perşembe

Güz Okuma Şenliği: 1.Ay Son Durum





Güz Okuma Şenliği tüm hızıyla devam ediyor ve 1.ayın sonuna geldik. Bu güzel etkinliğin mimarı Pınar Hanım, bizden 1.ayın değerlendirmesini yapmamızı istemiş.

Listeyi eritmeye ben biraz sonlardan başladım. Bonuslarla motivasyonum daha artar diye düşündüm çünkü :) Lafı uzatmadan 23 Eylül - 22 Ekim tarihleri arasında okuyup bitirdiğim kitapları listeliyorum efendim:


19. Kategori (Her kitap 10 puan, 2 kitabı da okuyana ekstradan 20 puan, toplam 40 puan): İsminde bir şehir/ülke adı geçen bir kitap ve buna ek olarak o şehrin yer aldığı ülke edebiyatından bir kitap. 
              - İskender Pala - İstanbulcunun Sandığı (190 Sayfa) (Kapı Yayınları)

              - Aziz Nesin - Sizin Memlekette Eşek Yok mu? (200 Sayfa) (Nesin Yayınevi)

20. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 20 puan, toplam 50 puan): Aynı yazardan 3 kitap ama dikkat! Aynı seriye ait kitaplar kapsam dışı. Aynı yazarın üç farklı serisinden birer kitap olur tabii.  
             -Sabahattin Ali - Canım Aliye, Ruhum Filiz (160 Sayfa) (YKY)
             -Sabahattin Ali - Sırça Köşk (150 Sayfa) (YKY)
             
21. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 20 puan, toplamda 60 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.

           -Dan Brown - Da Vinci Şifresi (495 Sayfa) (Altın Kitaplar)
          -Kahraman Tazeoğlu - Bukre (304 Sayfa) (Destek Yayınları)
          -Şebnem Burcuoğlu - Kocan Kadar Konuş (220 Sayfa) (Dex)                                                                      -Eleanor Coerr - Sadako (72 Sayfa) (Beyaz Balina Yayınları)   

Puan Hesaplama:

Okunan Kitap Sayısına Göre Puan = 80 puan (8 kitap okudum 8x10=80 puan)

Ekstra puan veren kategorilerden alınan Puan= 40 puan (19. ve 21. kategorileri tamamladım 20'şer puandan toplam 40 puan eder)

Toplam Okunan Sayfalardan Alınan Puan = 17 puan (Toplam 1791 sayfa okumuşum)

Toplam Puan = 80 +40+17=137 Puan

Evet katıldığım bu ilk okuma şenliğinin ilk ayında durumum bu. Hızımı zamana vurduğumuzda etkinliğin başında yayınladığım listemdeki (şurada görebilirsiniz tık tık :) ) kitapların hepsini süresinde bitirmem imkansız gibi görünüyor :) Ama bir şey itiraf etmeliyim ki ben hiç 1 ayda 8 kitap okumamıştım. Sırf bunun için bile bu güzel etkinliğe katıldığım için çok memnunum. Teşekkürler Pinuccia'nın Kitapları

Bir Ödül de Benden




Blog dünyasında olup biten bu etkinliklere biraz yabancıyım. Mimler, ödüller bugüne kadar pek dahil olduğum şeyler değildi. Sağolsun Süslü Şirine  bana da ödül yollamış.

Bu ödül ne demek oluyor, hiç bir fikrim yok ama :) sanırım amaç sosyalleşmek, diğer bloglarla kaynaşmak ve takipçi sayısını arttırmak :) Bu yüzden ben de zevkle ödülü haketmek için istenileni yaptım

Efendim, bu ödülün 3 tane de şartı varmış:
1- Ödülün fotoğrafını yayınlamak
2- Ödül veren blogun bağlantısını eklemek
3- 15 bloga bu ödülü dağıtmak

Ben de listemden rastgele seçimler yaptım ve daha önce ödül aldılar mı bilemiyorum, ama amaç zaten eğlenmek ve kaynaşmak. Buyrunuz; benim listemdeki şanslılar da şöyle...



1-) Müptezel
2-) Sosyal Medya Kafe
3-) Yeşeren Yaprak
4-) Buralı Olmayanlar Lokali
5-) Gelincik Zamanları
6-) Şekerli Türk Kahvesi
7-) Yağmurlu Günler
8-) Masal Yıldızı
9-) Burchin's
10-) MissTuti
11-) Şüheda'nın Dünyası
12-) Söz Sanatı
13-) RenGarenK
14-)Pembe Kreasyon
15-)Strangeland Dreams


20 Ekim 2014 Pazartesi

Bloglar Dayanışması - Blog Takip Etkinliği

 Merhaba arkadaşlar, takipçi sayısı henüz 20'lerde olan bir blogger olarak blog dayanışmlarını çok seviyorum ve rastladıkça katılmaya çalışıyorum.

Daha geniş kitlelere yayılmak ve farklı bloglar tanımak adına yapılan bu dayanışmalardan bugün de bir yenisine rastladım ve belki bir yararı olur diye sizlerle paylaşmak istedim.

Siz de takipçi sayınızı arttırmak ve farklı bloglar keşfetmek isterseniz;  http://sosyalmedyakafe.blogspot.com.tr/2014/10/bloglar-dayanismasi-blog-takip-etkinligi.html adresinden katılımı gerçekleştirebilirsiniz.

Takipçiniz bol olsun! :)
Sevgiler...

16 Ekim 2014 Perşembe

Kuzey Ege Turu-2 (Assos, Truva, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı)

"Güz Okuma Şenliği Listem"de yer alan kitapları eritebilmek için, harıl harıl kitap okumaktan yazmaya fazla zaman ayıramadım bu aralar. Hatırlayacak olursak; 2 günlük mini "Kuzey Ege Turu"muzun ilk gününde Bozcaada'yı gezmiştik. İkinci günümüzde ise bizi bekleyen yerler:

*Assos
*Truva
*Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı

Hadi şimdi bizi bekleyen ve her birinde ayrı bir büyü olan bu yerleri, fotoğraflarla adım adım gezerek "Kuzey Ege Turu"muzu tamamlayalım hep birlikte. Sonra da Kitaplarımla baş başa bırakın beni :)

Assos Behramkale Köyü

Sabah erkenden uyanıp otelde kahvaltımızı yaptıktan sonra otobüsümüze atladık ve sıkı bir gezi programını gerçekleştirmek için kendimizi yollara vurduk. İlk önce yolumuzun üstünde yer alan Küçükkuyu'daki Adakale Zeytinyağı fabrikasında zeytin yağı nasıl imal edilir bilgilendik ve kısa bir alışveriş molası verip Assos'a varmak için yolculuğumuza kaldığımız yerden devam ettik.

Ve nihayet zeytin ağaçlarının çepeçevre sardığı, binlerce yıllık geçmişiyle birçok uygarlıktan izler taşıyan Assos diğer adıyla Behramkale'ye ulaştık. Orada etrafı gezmek,  meşhur damla sakızlı dibek kahvesini tatmak için küçük bir molanın ardından Athena Tapınağı'nı ziyarete gittik.Yine rehberimizin güzel anlatımıyla o tarihi havayı soluyup, güzel manzarasıyla hepimiz büyülendik.


Behramkale Köyü'ne girerken Aristo'nun heykeli karşıladı bizi

Her bir köşede el emeği bir şeyler satan yaşlı teyzelere rastladık


Güzel sunumuyla damla sakızlı dibek kahvesi 

Buranın meşhur zeytin çekirdeği kolonyası


Etraftaki hediyelik eşyaların bulunduğu tezgahlara bakarak Athena Tapınağı'na yürüdük

Athena Tapınağı'nı bir bütün olarak görebilmemiz için tapınağın içinde maketi bulunuyor.
Athena Tapınağı

Ve tapınaktaki o tarihi doku ve muhteşem manzara bizi büyüledi. Bu büyüyle tekrar otobüsümüze atlayıp Antik Truva şehrini görmek üzere Çanakkale türküleri söyleyerek eğlenceli yolculuğumuza kaldığımız yerden devam ettik.

Truva

Truva yolunda rehberimiz bize Truva savaşını detaylı bir şekilde anlatırken, yolculuk boyunca söylenen türkülere gayet enerjik bir şekilde eşlik eden teyzeler de biraz kestiriyordu :)

Truva kentine vardığımızda meşhur Truva Atı karşıladı bizi. Asıl etkileyici olan, yolculuk boyunca Truva savaşı anlatılırken uyuklayan bir teyzenin ilk defa karşılaştığı bu ata şaşkın gözlerle bakıp "Ha bu at da nerden çıktı?" demesiydi :)   Herkes bu atla fotoğraf çektirdikten sonra, yine rehberimizin güzel anlatımı eşliğinde Truva antik kentini gezmeye koyulduk.

 Elbette bu sevimli atla savaş mavaş kazanılamaz. Baksanıza pencerelerine, bir pimapenleri eksik :) Bu, 1970'li yıllarda Çanakkaleli bir marangoz tarafından maket olarak yapılmış bir Truva atı. Çanakkale'nin merkezindeki Truva filminde kullanılan Truva Atı ise bu ata nazaran daha mitolojik duruyor bence ki, her gören aynı şeyi söylüyor: "İkisi yer değiştirmeli"  










Gerçekte böyle bir at var mıydı, sadece destanda yazılan mitolojik bir hikaye mi ya da hikaye yanlış mı yorumlandı orası büyük bir muamma. Ama aynı destandan yola çıkarak bu topraklarda koskoca bir hazineyi gümleten Schliemman'ı düşününce gerçek olma olasılığı daha yüksek geliyor bana.Yüzyıllar öncesinde terk edilmiş bu antik kentin tekrardan ortaya çıkması başlı başına tez konusu ama kısaca şöyle bir değinmek istiyorum bu ilginç hikayeye.

Efendim, böylesine köklü bir geçmişe sahip, bağrında külçe külçe hazineler barındıran bu antik kente 1870'li yıllara kadar kimsecikler el sürmemiş. Taa ki Heinrich Schliemman isimli, kendine arkeolog süsü veren bir hazine avcısı el sürene kadar.

Çocukluğundan beri Homeros'un İlyada destanını okuyan Schliemman 20 yıl boyunca ticaretle uğraşıp birikim yaptıktan sonra Yunanistan'a gidip kendi gibi İlyada hayranı olan Sofia ile evlenmiş ve bu hayalperest çift destanda bahsi geçen Priamos hazinesini bulmak için keşfe çıkmışlar. Söz konusu yere benzettikleri her yeri incelemişler ve gerçek Truva'ya ulaştıktan ve Osmanlı Devleti'nden kazı iznini de kopardıktan sonra, köydeki insanların yardımını da alarak kazıya başlamışlar.

Hazineye ilk ulaştıklarında durumu köylülere çaktırmayıp "bugünlük çalışma bu kadar yeter" deyip köylüleri yanlarından uzaklaştıran uyanık çift hazineyi kendi başlarına çıkartıp önce Atina'ya sonra da çeşitli yerlere dağıtmışlar. Binlerce yıl önce var olan büyük bir krallığa ait olan taçlar, tokalar, gerdanlıklar, küpeler, bilezikler, bakır, tunç miğferlerin her biri bir yere dağılmış böylece. Osmanlı bu durumu farketmiş ve hemen dava açmış ama 50 bin Frank'a razı gelerek bu durumu kabullenmek zorunda kalmış.

Bahsi geçen hazinenin 24 parçalık kısmı geçtiğimiz yıllarda ABD'den ülkemize getirilmiş. Önemli bir bölümü ise hala Moskova Puşkin müzesindeymiş ve bildiğim kadarıyla bize iadesi için görüşmeler hala sürdürülüyor.

İşte bu başına gelmedik kalmayan Truva kentinden görüntüler;

Deprem, savaş gibi nedenlerle 9 defa yıkılıp tekrardan kurulmuş olan Troya ya da Truva kenti, ilk başlarda diğer antik kentler gibi bir liman kentiyken Karamenderes nehrinin taşıdığı alüvyonlar nedeniyle zamanla denizden uzaklaşmış. Liman kenti olma özelliğini kaybeden kent de böylece önemini yitirerek terk edilmiş. 

















Truva şehri çeşitli felaketler yüzünden 9 kere yıkılıp yeniden inşa edilmiş. Çoğumuza, caanım Brad Pitt'in cicim Orlando'nun tanıttığı Truva savaşı 6.katmanda gerçekleşmiş. Tabi ilk yapılan kazılar bilinçsiz bir şekilde yapıldığı için katmanlar birbirine karışmış, ilk çıkan arkeolojik bulgular da tahrip edilmiş. Günümüzde ise araştırmalar ve kazılar hala sürmekteymiş.

Bu çok yorucu ama çok etkileyici Truva turunun ardından "memleketimizin taşı toprağı gerçekten altınmış" diyerek ve bu topraklar uğruna canlarını feda etmiş destan yazmış şehitlerimizin kabristanlarının ve hatıralarının bulunduğu "Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı"na doğru yola koyulduk tekrar.

Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı

Burası için anlatacak çok şey var ama orada o havayı solurken hissedilenleri anlatmak için kelimeler yetersiz kalıyor. Ziyaretimiz boyunca rehberimizin anlattığı hikayelerin de etkisiyle her birimiz çok fazla duygusal anlar yaşadık. Boğazımız düğümlendi çoğu zaman. Bir çok askerimize diri diri mezar olmuş topraklarda gezerken insan fazla bir şey söyleyemiyor zaten.

Vaktimiz kısıtlı olduğu için belli başlı yerleri gezebildiğimiz için buraya bir kez daha hatta defalarca gelme planını yaptık kafamızda gezerken.

Çanakkale Şehitleri Anıtı 1960 yılında Çanakkale Savaşında şehit düşen askerlerin anısına yapılmış.  Anıtın dört ayağı dört bir kıtadan savaşa katılan askerleri temsil etmekteymiş.



Bir, Çanakkale savaşını anlatan kabartmaya bakıyorsunuz bir de dalgalanan Türk bayrağına...   Hüzün, gurur, şükretmek gibi karışık duygular dolduruyor içinizi ama en çok "minnet" duygusunun ayrımına varıyorsunuz.


Savaşın anlatıldığı 45 m uzunluğundaki rölyef

Anzak askerlerin sembolik şehitliği

Ve Mustafa Kemal'in "Ben size saldırmayı emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum" dediği 57.Piyade Alayı Şehitlik Anıtı

Yolculuk boyunca birçok hikayesini dinlediğimiz kahraman Seyit Onbaşı'nın heykeli

İllere göre ayrılmış her bir sembolik mezarda yanılmıyorsam 20 isim yazıyordu. Tabi bu yazan isimlerin hepsi gerçek. 

Süremiz kısıtlı olduğu için GYTMP'ın belli başlı bölgelerini ve sadece bir askerin gerçek kabristanını ziyaret edebildik. O da Meçhul Asker. Meçhul Asker'in kafatası bir Anzak asker tarafından Avustralya'ya götürülmüş ve bu kafatası yıllarca Avustralya'da sergilenmiş. Geçtiğimiz yıllarda bu durumu Kültür Bakanımız tarafından tesadüfen fark edilerek bize iadesi istenmiş. Ve ülkemize getirtilen Meçhul Asker'in kafa tası 18 Mart 2003 günü buraya defnedilmiş.

Bu da Mustafa Kemal farkı!  Yorumsuz...
Bu anlamlı ziyareti, rehberimizin söylediği ve aklıma kazınan bir sözle bitirdik: "Burası Türklerin hac yeridir" Gerçekten "Türküm" diyen herkesin bu kutsal toprakları ziyaret etmesi o ruhu iliklerine kadar hissetmesi gerekir. Ve yıllar önce burada yaşananları düşününce bugünkü kaos ortamını yaratanlardan daha çok nefret ediyor insan. Evet söylenecek çok şey var ama dedim ya hepsi boğazda düğümleniyor.

Hüzünlü, ama böyle bir atanın evlatları olduğumuz için gururlu bir şekilde eve dönüş yoluna geçtik ve dolu dolu geçen 2 günlük mini Kuzey Ege Turumuzu bitirmiş olduk böylece. Şunu söyleyebilirim ki çok keyifli ve çok anlamlı bir gezi oldu benim için. Fizyolojik olarak bir az yorucu olsa da psikolojik açıdan çok dinlendirici bir etkisi vardı. Bu etkiyle, kısacık zaman zarfında yapılan koşuşturmaların yorgunluğunu hiç hissetmedik.

Kısa ama dolu dolu geçen gezilerden daha çok yapmayı ve bunları burada paylaşmayı dileyerek, okunmayı bekleyen kitaplarıma yöneliyorum. Hazır, mevsim "kır dizini evinde otur" mevsimi, bize de okumak düşer. Ve tabi ki okuduklarımı burada paylaşmak...



2 Ekim 2014 Perşembe

Güz Okuma Şenliği 2014




Sevgili dostlarım, ailem ve arkadaşlarım;
2,5 ay benden haber alamazsanız sakın beni merak etmeyin, büyük bir ihtimalle evde oturup harıl harıl kitap okuyor olacağım. Evet ben de "Pinnucia'nın Kitapları" blogunun düzenlediği "Güz Okuma Şenliği 2014" e katılmaya karar verdim.

İddialı olmasam da böyle şenlikler hep olsun (en azından kendimi aşarım belki) ve hep birlikte okuyalım isterim. "30 kitap 3 ayda nasıl okunur yahu?" demeyin, amaç birlikte gaza gelip okumak ve eğlenmek. He bir de tabi "30 kitap ne ki? Yaz okuma şenliğinde ben 40 kitap okudum peh!" diyenler de var, o ayrı :))) Onları sadece tebrik etmek düşer bize.

 Siz de bu güzel etkinliğe katılmayı düşünürseniz ayrıntlı bilgi için şu blogu ziyaret edebilirsiniz:  http://pinucciasbooks.blogspot.com.tr/2014/09/guz-okuma-senligi-2014.html listede ben de olacağım beklerim.

Blogda belirlenmiş olan 22 kategoriden 30 kitabın, "23 Eylül - 19 Aralık" tarihleri arasında okunulması hedefleniyor. Çalışma şartlarım, boş zamanlarım düşünüldüğünde benim için bu bir ütopya şimdilik ama en azından ayda anca 1 kitap bitirme klişemi aşarım belki diye düşünüyorum.

Kategoriler ve benim okumayı planladığım seçimlerim şöyle:

1. Kategori (10 puan): İsminde sonbahar mevsimini çağrıştıran bir kelime geçen veya olayların güzün geçtiği bir kitap. 
            - Fikri Özçelikçi - Biraz Sonbahar Biraz Hüzün (80 Sayfa)

2. Kategori (10 puan): Sadece tek bir kitabını okuduğunuz ve sevdiğiniz bir yazardan bir kitap.
             -Cengiz Aytmatov - Beyaz Gemi (169 Sayfa) (Daha önce "Toprak Ana"yı okumuştum) 

3. Kategori (10 puan): Bir deneme veya inceleme veya gezi kitabı.
              - Nurullah Ataç - Gene Yalnızlık (112 sayfa)

4. Kategori (10 puan): Adında bir meslek geçen bir kitap.
              - Gray Small - Bir Psikiyatristin Gizli Defteri (336 sayfa)

5. Kategori (10 puan): Nobel ödüllü bir yazardan bir kitap.
           
 - Gabriel Garcia Marquez - Kolera Günlerinde Aşk (448 sayfa)


6. Kategori (10 puan): İngiliz edebiyatından bir kitap.
              - J.R.R. Tolkien - Yüzüklerin Efendisi (486 sayfa)


7. Kategori (10 puan): Türk bir yazardan bir öykü kitabı.
            - Ayşe Kulin- Güneşe Dön Yüzünü (82 sayfa)


8. Kategori (10 puan): Fantastik kurgu/bilim kurgu/distopya/steampunk vb. türde bir kitap.
              
- Jamie McGuire - Araf (504 sayfa)

9. Kategori (10 puan): Yasaklanmış bir kitap.
               - Franz Kafka - Dönüşüm (104 sayfa)


10. Kategori (10 puan): Beyaz perdeye aktarılmış bir kitap.
             - Anthony Burgess - Otomatik Portakal (172 sayfa)


11. Kategori (10 puan): Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk hakkında bir kitap.
             - Can Dündar - Sarı Zeybek (224 sayfa) (Çoğunluğa uyup ben de bunu yazdım :)                                                             gerçekten okumak istediğim bir kitap)


12. Kategori (10 puan): 12. Hayatının herhangi bir döneminde öğretmenlik yapmış bir yazardan bir kitap.
              - Fakir Baykurt - Onuncu Köy (322 sayfa)


13. Kategori (10 puan): Türkiye'de herhangi bir edebiyat ödülü kazanmış bir kitap. 
               - Yekta Kopan - Bir de Baktım Yoksun (164 Sayfa)


14. Kategori (10 puan): 700 sayfadan uzun bir kitap.
              
- George R.Martin - Taht Oyunları (846 sayfa)

15. Kategori (10 puan):Artık aramızda olmayan bir yazardan bir kitap.
              
- Tezer Özlü - Yeryüzüne Dayanabilmek İçin (168 sayfa)

16. Kategori (10 puan): Polisiye/gerilim/korku vb. türde bir kitap.
               - Dan Brown - Melekler Şeytanlar (592 sayfa)


17. Kategori (10 puan): Bir aşk romanı.
               - Hande Altaylı - Kahperengi (324 sayfa)


18. Kategori (10 puan): 2014 yılında çıkmış bir kitap (Yabancı kitaplar için Türkiye’de ilk baskısını 2014’te yapması da kabulümüzdür).
              - Yekta Kopan - İki Şiirin Arasında (144 Sayfa)


19. Kategori (Her kitap 10 puan, 2 kitabı da okuyana ekstradan 20 puan, toplam 40 puan): İsminde bir şehir/ülke adı geçen bir kitap ve buna ek olarak o şehrin yer aldığı ülke edebiyatından bir kitap. 
               - İskender Pala - İstanbulcunun Sandığı (190 Sayfa)

              - Aziz Nesin - Sizin Memlekette Eşek Yok mu? (200 Sayfa)

20. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 20 puan, toplam 50 puan): Aynı yazardan 3 kitap ama dikkat! Aynı seriye ait kitaplar kapsam dışı. Aynı yazarın üç farklı serisinden birer kitap olur tabii.  
             -Sabahattin Ali - Canım Aliye, Ruhum Filiz (160 Sayfa)
             -Sabahattin Ali - Sırça Köşk (150 Sayfa)
             -Sabahattin Ali - Yeni Dünya (136 Sayfa)

21. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 20 puan, toplamda 60 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.

             -Dan Brown - Da Vinci Şifresi (495 Sayfa) (Evet 16. kategoride de Dan Brown var ama                                  İlk bu kitaptan başladım okumaya :) şu an okuyorum, yarısındayım)
          -Kahraman Tazeoğlu - Bukre (304 Sayfa)
          -Şebnem Burcuoğlu - Kocan Kadar Konuş (220 Sayfa)                                                                                  -Eleanor Coerr - Sadako (72 Sayfa)   

22. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 40 puan, toplamda 70 puan): İsminde aynı kelimenin geçtiği üç kitap.
            -Charles Dickens - İki Şehrin Hikayesi (464 Sayfa) 
           -Ahmet Rasim - Şehir Mektupları (200 Sayfa)
          -Patrick McGrath - Hayalet Şehir (184 Sayfa)

Ben de sizin gibi çok merak ediyorum kaç kitap okuyup kaç puan alacağımı? Süre sonunda okuduklarımı da böyle liste halinde yayınlayacağım merak etmeyin, sonra hep birlikte güleriz :) Baştan söyleyim stratejik düşünüp önce bonusları kapmaya çalışacağım :)) 

Haydi ben okumaya çekiliyorum; vakit artık nakitten de değerli benim için, borsada tavan yapmış durumda :)))