Bu sene de ezberlenmiş 1 dakikalık saygı duruşuyla anılacaksın. Ve ardından herkes bu saygı duruşunu yapmış olmanın haklı gururuyla, yarım bırakılan gündelik işlerine geri dönecek.
Oysa sen, seni böyle yüzeysel anmamızı, tabulaştırıp, ilahlaştırmamızı değil de gerçekten anlamamızı isterdin. Bu yüzden "Beni görmek behemehal yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir" vecizini söylememiş miydin, hasta olduğun söylentileri yayıldığında yüzünü görmek isteyenlere?
Peki ya "benim naciz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, lakin Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır" cümlesini kim için, ne için kurdun paşam?
"Ah keşke" diyorum bazen; bi 10 senecik daha yaşasaydın da canınla, kanınla uğruna savaştığın demokrasi ve cumhuriyetin ne demek olduğunu gerçekten kavrayabilmemizi sağlasaydın. O güne kadar dahice sarfettiğin o cümleler yeterli gelmemiş bize demek ki...
Senin 100 yıl önce anladığını, hatta anlamakla kalmayıp Türk insanına layık bulduğun yönetim şeklini üzgünüm ki biz bu devirde bile anlayamıyoruz. Özgürlük de cumhuriyet de bize göre değil sanırım. Senin adını kullanıp kahraman olmaya çalışanların bile cumhuriyetin ve demokrasinin gerçekten ne demek olduğunu bildiğini düşünmüyorum.
Aslında bir de Aziz Nesin'in "bir yokmuş, iki yokmuş, üç yokmuş..." şeklinde başlayan bir masalı vardı; çocukken okumuştum. O zamanlar çok iyi anlamamıştım ama bu aralar hep onu düşünüyorum. Şu anki durumumuza, donsuz kıçtan bile daha cuk diye oturan bir masaldı o ama anlatamam şimdi, çok uzun.
Yani paşam; biz kim, cumhuriyet ya da demokrasi kim? Sana da zahmetler verdik ama biz çobansız yapamıyoruz. Bizim atalarımız da böyleydi hatırlasana; sen de onları çekip çevirmeye çalışmadın mı yıllarca? Sen, her ne kadar muhtaç olduğumuz kudret için damarlarımızı işaret etsen de; ıııh ıııh! Yok paşam. Bizim damarlar kurudu ya da tıkandı, bilemiyorum ne oldu o damarlara? Ama bir bozukluk var, işte.
Biz özgür olamıyoruz, maalesef. Başımızı bekleyecek bir çoban ya da bizi içinde bulunduğumuz saçma düzenden kurtaracak ulu bir kahraman bekliyoruz hep. O da olmadı senin mezardan kalkıp gelmeni bekliyoruz. Aklımıza damar falan gelmiyor bizim. Kurtuluşu hep başkalarından bekliyoruz. Başkaları üretsin biz tüketelim istiyoruz. Başkaları düşünsün, biz uygulayalım; başkaları başarılı olsun biz kendimize pay çıkarıp övünelim istiyoruz...
Olmuyor paşam, üzgünüm... Hayâlini kurduğun cumhuriyet bu değildi sanırım. Ben kendi adıma senden özür dilerim.
Ve affına sığınarak;
saygıyla ve minnetle seni anmaktan başka çare gelmiyor benim de elimden...