Wikipedia

Arama sonuçları

atam'a etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
atam'a etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Kasım 2015 Pazar

Atam'a (3)


Bu sene de ezberlenmiş 1 dakikalık saygı duruşuyla anılacaksın. Ve ardından herkes bu saygı duruşunu yapmış olmanın haklı gururuyla, yarım bırakılan gündelik işlerine geri dönecek.

Oysa sen, seni böyle yüzeysel anmamızı, tabulaştırıp, ilahlaştırmamızı değil de gerçekten anlamamızı isterdin. Bu yüzden "Beni görmek behemehal yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir" vecizini söylememiş miydin, hasta olduğun söylentileri yayıldığında yüzünü görmek isteyenlere?

Peki ya "benim naciz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, lakin Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır" cümlesini kim için, ne için kurdun paşam?

"Ah keşke" diyorum bazen; bi 10 senecik daha yaşasaydın da canınla, kanınla uğruna savaştığın demokrasi ve cumhuriyetin ne demek olduğunu gerçekten kavrayabilmemizi sağlasaydın. O güne kadar dahice sarfettiğin o cümleler yeterli gelmemiş bize demek ki...

Senin 100 yıl önce anladığını, hatta anlamakla kalmayıp Türk insanına layık bulduğun yönetim şeklini üzgünüm ki biz bu devirde bile anlayamıyoruz. Özgürlük de cumhuriyet de bize göre değil sanırım. Senin adını kullanıp kahraman olmaya çalışanların bile cumhuriyetin ve demokrasinin gerçekten ne demek olduğunu bildiğini düşünmüyorum.

Bizi fazla gözünde büyütmüşsün ve fazla güvenmişsin bize. Hani; -çok afedersiniz paşam-alışmadık kıçta don durmazmış ya, bizimki de o hesap. Biliyorum biraz kaba oldu bu örnek ama maalesef durumumuzu anlatacak başka atasözü, deyim, benzetme bulamadım ben. Durumumuzu en iyi bu benzetme anlatıyor, affedin.

Aslında bir de Aziz Nesin'in "bir yokmuş, iki yokmuş, üç yokmuş..." şeklinde başlayan bir masalı vardı; çocukken okumuştum. O zamanlar çok iyi anlamamıştım ama bu aralar hep onu düşünüyorum. Şu anki durumumuza, donsuz kıçtan bile daha cuk diye oturan bir masaldı o ama anlatamam şimdi, çok uzun.

Yani paşam; biz kim, cumhuriyet ya da demokrasi kim? Sana da zahmetler verdik ama biz çobansız yapamıyoruz. Bizim atalarımız da böyleydi hatırlasana; sen de onları çekip çevirmeye çalışmadın mı yıllarca? Sen, her ne kadar muhtaç olduğumuz kudret için damarlarımızı işaret etsen de; ıııh ıııh! Yok paşam. Bizim damarlar kurudu ya da tıkandı, bilemiyorum ne oldu o damarlara? Ama bir bozukluk var, işte.

Biz özgür olamıyoruz, maalesef. Başımızı bekleyecek bir çoban ya da bizi içinde bulunduğumuz saçma düzenden kurtaracak ulu bir kahraman bekliyoruz hep. O da olmadı senin mezardan kalkıp gelmeni bekliyoruz. Aklımıza damar falan gelmiyor bizim. Kurtuluşu hep başkalarından bekliyoruz. Başkaları üretsin biz tüketelim istiyoruz. Başkaları düşünsün, biz uygulayalım; başkaları başarılı olsun biz kendimize pay çıkarıp övünelim istiyoruz...

Olmuyor paşam, üzgünüm... Hayâlini kurduğun cumhuriyet bu değildi sanırım. Ben kendi adıma senden özür dilerim.

Ve affına sığınarak;

saygıyla ve minnetle seni anmaktan başka çare gelmiyor benim de elimden...






10 Kasım 2014 Pazartesi

Atam'a (2)

Yaşanılan saçma sapan olaylardan bahsetmeyeceğim bu sene. Hep aynı saçmalıklar zaten.Sen de bıkmışsındır artık, her sene seni anarken anlattıklarımızdan. Sadece şunu bil, değişmeyen tek şey var bu ülkede; o da sana olan sevgimiz ve minnettarlığımız. İnan bana görünenden çok fazlayız biz...

Seni bu sene en sevdiğim fotoğrafınla anıyorum...Saygıyla...

10 Kasım 2013 Pazar

Atam'a...

İsterdin ki; gidişinin yetmişbeşinci yılında, herşey senin hayal ettiğin gibi farklı olsun:
Her birimiz eşit şartlarda, eşit haklara sahip olalım;
“Türk-Kürt”, “Hristiyan-Müslüman”, “Alevi-Sünni” şeklinde parça pinçik bölünmek yerine “Türkiyeli” olabilelim.

“Kızlı-Erkekli”, “Türbanlı - Mini etekli” diyerek yaftalanmak yerine sadece ve sadece “insan” olarak değer görebilelim;

Halkının “Yüzde ellisine” kin ve öfke besleyen bir iktidar yerine “Yüzde yüzüne”  eşit demokrasi dağıtabilen bir iktidara sahip olalım;

Birbirleriyle didişen değil de halkın gerçek sorunlarını çözebilmek için didinen siyasetçilere sahip olalım;

Ah be Atam! Istersin tabi. En doğal hakkın bu senin.  Sen ki; yok olmak üzere olan bir milleti uyandırmakla kalmayıp, diğer ülkelerdeki haksızlıklara uğrayanlara da ilham kaynağı olmuş, dünyanın hayran kaldığı bir lidersin. Bizler de senin hayata zamansız veda ederken aklının kaldığı evlatların değil miyiz? Bizler senin umudun, geleceğin, hayallerin değil miyiz? Bizler, omuzlar üstünde taşınmaya layık gördüğün kadınların, Cumhuriyeti emanet ettiğin gençlerin, egemenliği armağan ettiğin çocukların değil miyiz? Başka kimden bekleyeceksin yarım kalan hayallerinin gerçekleştirilmesini?

Evet Atam bizler onlarız. Hitabe'de seslendiğin "Türk Gençliği"yiz. Hayal ettiğin kadar çağdaş, demokratik ve refah bir ülke olmayı beceremediysek de istiklal ve Cumhuriyetimize karşı en az senin istediğin kadar duyarlıyiz. Bu konuda gözün arkada kalmasın, merak etme sen. Demokratik ve refah bir ülke olmak bizim elimizde olduğu zaman onu da olacağız kuşkun olmasın sakın. Sen de görüyorsun ki ahval ve şeraitler şu anda çok müsait değil buna, bazı konular bizim boyumuzu aşıyor Atam.

Aslında çoğunluğumuz tam da senin hayal ettiğin gibi; Türk,  Kürt,  Laz, Rum, Ermeni, Çerkez, Yahudi... olarak tek bayrak altında "Kızlı-Erkekli", "Türbanlı - Türbansiz" kardeşçe, asil asil yaşamaya çalışıyoruz ama bizim aklımızin ermedigi bir dolaplar dönüyor ve hooop kendimizi bir kargaşanin icinde buluveriyoruz. 
Ne hikmetse bu kargaşalar da seni anmamiz gereken günlere denk geliyor. "Geliyor da ne oluyor?" diyeceksin. Birşey olduğu yok Atam. Böyle olayların ardından biz seni daha iyi anlıyor ve seni daha çok özlüyoruz, hepsi bu!