İstanbul bağrında ne çok hazine barındırıyor değil mi? Boğaz, Haliç, Sarayburnu, Kadıköy, Sultanahmet, Süleymaniye, Eminönü, Beyazıt, Galata ve daha nicesi. Bunların hepsi farklı bir şehirde olsa tek-tek gidilip görülecek güzellikte ve değerde.
Her birinde ayrı yaşanmışlıklar, ayrı hikayeler saklı. İstanbul'u gezmek bir güne sığmaz bu yüzden. Bu yerlerin her biri için en az ayrı bir gün ayırmak gerekir.
Ama "yok ben hepsini birden göreceğim" diye tutturuyorsanız Galata Kulesi'ne çıkıp hepsini aynı anda panoramik olarak da görmeniz mümkün :) Hatta bunların dışında akan trafiği, koşturan insanları, vapurların coşturduğu Boğaz'ın köpüklü sularını, her yerde uçuşan martıları yani İstanbul'un yaşayan ruhunu da dalgın gözlerle seyredebilirsiniz buradan.
Etrafındaki kişiliksiz, kılıksız beton yığınına inat, gökyüzüne asil bir şekilde uzanıverir İstanbul'un vefalı, çilekeş bekçisi.
Çevresindeki semtlere uğradığımda ya da Boğaz'da vapurdayken aniden "neredeyim ben?" diyerek yönümü şaşırdığım anlarda gözlerimin aradığı yegane yapıdır Galata Kulesi. (Camileri hep uzaktan karıştırıyorum da :) ) Bu sebeple 34 yıllık ömrümde yüzlerce belki de binlerce kez göz göze gelmişizdir kendisiyle ama hayatımda ilk defa dün nasip oldu bu kuleye çıkmak.
Bayram'da İstanbul'un tenhalaşmasını fırsat bilerek birden ani bir karar vererek kendimi Kuledibi'nde buldum ( "Güzel şeyler aniden olur" demişti ya Oğuz Atay; ne doğru!)
Defalarca gözümü kestiremediğim o kuyruğa bu sefer kararlılıkla girdim ve yaklaşık 1 saatin sonunda İstanbul'u kanatlarımın altına aldım ben de.
Bu kule dünyanın en eski kulelerinden biri. Bizanslılar zamanında 528 yılında fener kulesi olarak inşa edildiği 1348 yılında Cenevizliler tarafından da geliştirildiği sanılmakta. Kimi zaman gözetleme kulesi olmuş kimi zaman da zindan... Bugüne kadar ne savaşlar, ne yangınlar ne felaketler atlatmış; kubbesi uçmuş, yanmış, yıkılmış, dökülmüş ama her defasında yenilenmiş ve bugüne kadar ulaşmış.
Galata kulesi için pek çok şiir yazılmış ama en etkileyici olanı, insanın yüreğine en dokunanı şüphesiz Ümit Yaşar Oğuzcan'ın bu kuleden atlayarak intihar eden oğlu Vedat Oğuzcan için yazdığı şiirdir. Aşağıda, Youtube'dan bulduğum videoda Ümit Yaşar'ın kendi seslendirmiş olduğu bu şiiri dinleyebilirsiniz.
Bunun gibi pek çok intihar olayına ve daha nelere nelere tanıklık yapmış bu kule...
Ayrıca hakkında -Kız Kulesi'yle olan aşkı gibi- pek çok efsaneler de anlatılmakta. Bu efsanelerden bana en mantıklı geleni Ahmet Çelebi'nin tahtadan yaptığı kartal kanatlarını takıp bu kuleden Üsküdar'a kadar uçmayı başarmasıdır herhalde.
Sadece efsane de olsa bunu hayal etmesi bile insanı heyecanlandırmaya yetiyor. Ayrıca bu olayın Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde geçtiğini düşünürsek doğru olma olasılığı bence yüksek. Rivayet o ki; halkın "Hezarfen" (Bin ilim bilen) lakabı taktığı Ahmet Çelebi bu başarısını tehlikeli bulan dönemin padişahı IV.Murat tarafından Cezayir'e sürülmüş. İşte bana göre, bu olayın gerçek olma ihtimali tam da bu yüzden yüksek...
Yukarıdaki videoda kuleye girebilmek için beklemek zorunda olduğumuz uzuuuun kuyrukta çektiğim görüntüler var. Etraf çok canlı; sokakta müzik yapan gençler, ellerinde biralarıyla ayaküstü sohbet eden insanlar, kuleyle aynı karede olmaya çabalayanlar, kulenin dibindeki kafelerde bir şeyler atıştıranlar, selfie çubuğu satıcıları, etrafa şaşkın şaşkın bakan turistler... hepsi ve daha fazlası yukarıdaki videoda :)
E bize sıra gelene kadar hava karardı. Maalesef kuleden gündüz manzarasını seyredemedik. İstanbul'un ışıl ışıl olan gece görüntüsünün seyri doyumsuz elbette ama pek fotojenik olmuyor. Bu yüzden ben pek güzel kareler yakalayamadım.
Tamam itiraf ediyorum; fotoğraf makinesinin ayarlarıyla oynamak yerine manzaranın tadını çıkarmak istedim :)
Ama yine dayanamadım da. Bari biraz videoya çekeyim dedim :) Buyrunuz:
Orada bulunmanın nasıl bir his olduğunu anlatmama gerek yok herhalde. Hangi manzaraya bakacağını şaşırıyor insan ama yine de bir eksiklik hissediyorsunuz; çünkü baktığınız 360 derece İstanbul manzarasında Galata Kulesi'ni göremiyorsunuz :)
İnsan istanbul'a bakınca bu kuleyi de görmek istiyor...
Bu da kulenin dibinden gece görüntüsü.
Kuleye giriş ücretleri biraz kafa karıştırıcı. Şöyle ki; öğrenci ve yerliysen 5-TL, öğrenci değilsen ama yerliysen 10-TL, öğrenci ol ya da olma turistsen 25-TL. :)
Ben bu garip tarifeyi bilmiyordum oraya gittiğimde. Daha önce bir yerlerde girişin 6-TL olduğunu okumuştum ve sanırım okuduklarım eski yıllardan kalma yazılardı. Benim de aklımda öyle kalmış ve kuyruğa girdiğimde aklımda bu bilgi vardı. Turistin biri hayatının hatasını yaparak bize yanaştı ve biletin nereden alınacağını, kuyruğun nereden başladığını ve biletin fiyatını sordu :) ben de gayet kendinden emin ve konuksever bir tavırla 6 TL dedim (!) Şu an nasıl bir vicdan azabı içersindeyim anlatamam. :)
Biletin satıldığı danışmaya geldiğimde fiyatları görünce gözlerimin nasıl pörtlediğini tahmin edersiniz. Hayır kendim için değil turist içindi bu göz pörtlemesi :) Bir de kulede o kadını görünce içimde koca bir vicdan azabı nasıl çiçek açtı bilemezsiniz. O çiçeklenen vicdan azabıyla birlikte görünmemeye çalışarak sıvıştım ben de :) Sanırım görmedi beni.
Olur ya; belki bu kadıncağız ülkemizi çok sever, burada yaşamaya karar verir, ardından dilimizi söker ve günün birinde internette dolanırken bu yazıya rastgelir de bu yazdıklarımı okursa; kendisinden çok ama çok özür dilerim :)
Neyse; günah çıkarmayı da yaptıktan sonra gönül rahatlığıyla yazımı bitirebilirim.
Herkese mutlu haftalar diliyorum... :)
Her birinde ayrı yaşanmışlıklar, ayrı hikayeler saklı. İstanbul'u gezmek bir güne sığmaz bu yüzden. Bu yerlerin her biri için en az ayrı bir gün ayırmak gerekir.
Ama "yok ben hepsini birden göreceğim" diye tutturuyorsanız Galata Kulesi'ne çıkıp hepsini aynı anda panoramik olarak da görmeniz mümkün :) Hatta bunların dışında akan trafiği, koşturan insanları, vapurların coşturduğu Boğaz'ın köpüklü sularını, her yerde uçuşan martıları yani İstanbul'un yaşayan ruhunu da dalgın gözlerle seyredebilirsiniz buradan.
Etrafındaki kişiliksiz, kılıksız beton yığınına inat, gökyüzüne asil bir şekilde uzanıverir İstanbul'un vefalı, çilekeş bekçisi.
Çevresindeki semtlere uğradığımda ya da Boğaz'da vapurdayken aniden "neredeyim ben?" diyerek yönümü şaşırdığım anlarda gözlerimin aradığı yegane yapıdır Galata Kulesi. (Camileri hep uzaktan karıştırıyorum da :) ) Bu sebeple 34 yıllık ömrümde yüzlerce belki de binlerce kez göz göze gelmişizdir kendisiyle ama hayatımda ilk defa dün nasip oldu bu kuleye çıkmak.
Bayram'da İstanbul'un tenhalaşmasını fırsat bilerek birden ani bir karar vererek kendimi Kuledibi'nde buldum ( "Güzel şeyler aniden olur" demişti ya Oğuz Atay; ne doğru!)
Defalarca gözümü kestiremediğim o kuyruğa bu sefer kararlılıkla girdim ve yaklaşık 1 saatin sonunda İstanbul'u kanatlarımın altına aldım ben de.
Bu kule dünyanın en eski kulelerinden biri. Bizanslılar zamanında 528 yılında fener kulesi olarak inşa edildiği 1348 yılında Cenevizliler tarafından da geliştirildiği sanılmakta. Kimi zaman gözetleme kulesi olmuş kimi zaman da zindan... Bugüne kadar ne savaşlar, ne yangınlar ne felaketler atlatmış; kubbesi uçmuş, yanmış, yıkılmış, dökülmüş ama her defasında yenilenmiş ve bugüne kadar ulaşmış.
Galata kulesi için pek çok şiir yazılmış ama en etkileyici olanı, insanın yüreğine en dokunanı şüphesiz Ümit Yaşar Oğuzcan'ın bu kuleden atlayarak intihar eden oğlu Vedat Oğuzcan için yazdığı şiirdir. Aşağıda, Youtube'dan bulduğum videoda Ümit Yaşar'ın kendi seslendirmiş olduğu bu şiiri dinleyebilirsiniz.
Bunun gibi pek çok intihar olayına ve daha nelere nelere tanıklık yapmış bu kule...
Ayrıca hakkında -Kız Kulesi'yle olan aşkı gibi- pek çok efsaneler de anlatılmakta. Bu efsanelerden bana en mantıklı geleni Ahmet Çelebi'nin tahtadan yaptığı kartal kanatlarını takıp bu kuleden Üsküdar'a kadar uçmayı başarmasıdır herhalde.
Sadece efsane de olsa bunu hayal etmesi bile insanı heyecanlandırmaya yetiyor. Ayrıca bu olayın Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde geçtiğini düşünürsek doğru olma olasılığı bence yüksek. Rivayet o ki; halkın "Hezarfen" (Bin ilim bilen) lakabı taktığı Ahmet Çelebi bu başarısını tehlikeli bulan dönemin padişahı IV.Murat tarafından Cezayir'e sürülmüş. İşte bana göre, bu olayın gerçek olma ihtimali tam da bu yüzden yüksek...
E bize sıra gelene kadar hava karardı. Maalesef kuleden gündüz manzarasını seyredemedik. İstanbul'un ışıl ışıl olan gece görüntüsünün seyri doyumsuz elbette ama pek fotojenik olmuyor. Bu yüzden ben pek güzel kareler yakalayamadım.
Tamam itiraf ediyorum; fotoğraf makinesinin ayarlarıyla oynamak yerine manzaranın tadını çıkarmak istedim :)
Ama yine dayanamadım da. Bari biraz videoya çekeyim dedim :) Buyrunuz:
Orada bulunmanın nasıl bir his olduğunu anlatmama gerek yok herhalde. Hangi manzaraya bakacağını şaşırıyor insan ama yine de bir eksiklik hissediyorsunuz; çünkü baktığınız 360 derece İstanbul manzarasında Galata Kulesi'ni göremiyorsunuz :)
İnsan istanbul'a bakınca bu kuleyi de görmek istiyor...
Kuleye giriş ücretleri biraz kafa karıştırıcı. Şöyle ki; öğrenci ve yerliysen 5-TL, öğrenci değilsen ama yerliysen 10-TL, öğrenci ol ya da olma turistsen 25-TL. :)
Ben bu garip tarifeyi bilmiyordum oraya gittiğimde. Daha önce bir yerlerde girişin 6-TL olduğunu okumuştum ve sanırım okuduklarım eski yıllardan kalma yazılardı. Benim de aklımda öyle kalmış ve kuyruğa girdiğimde aklımda bu bilgi vardı. Turistin biri hayatının hatasını yaparak bize yanaştı ve biletin nereden alınacağını, kuyruğun nereden başladığını ve biletin fiyatını sordu :) ben de gayet kendinden emin ve konuksever bir tavırla 6 TL dedim (!) Şu an nasıl bir vicdan azabı içersindeyim anlatamam. :)
Biletin satıldığı danışmaya geldiğimde fiyatları görünce gözlerimin nasıl pörtlediğini tahmin edersiniz. Hayır kendim için değil turist içindi bu göz pörtlemesi :) Bir de kulede o kadını görünce içimde koca bir vicdan azabı nasıl çiçek açtı bilemezsiniz. O çiçeklenen vicdan azabıyla birlikte görünmemeye çalışarak sıvıştım ben de :) Sanırım görmedi beni.
Olur ya; belki bu kadıncağız ülkemizi çok sever, burada yaşamaya karar verir, ardından dilimizi söker ve günün birinde internette dolanırken bu yazıya rastgelir de bu yazdıklarımı okursa; kendisinden çok ama çok özür dilerim :)
Neyse; günah çıkarmayı da yaptıktan sonra gönül rahatlığıyla yazımı bitirebilirim.
Herkese mutlu haftalar diliyorum... :)
Şu canım İstanbul'da onlarca tarihi yapı var ama ben en çok Galata Kulesini severim nedense...
YanıtlaSilHatta Kız Kulesi ve Galata Kulesi'ne sarılmışlığım vardır:)
Ciddi anlamda fiziksel sarılmaktan bahsediyorum:)
Ve bir şey daha, eskiden Galata Kulesinin işletmesi özel firmalarda olduğu için restorant kısmındaki yemek fiyatları uçuktu.
Şu an Beltur İşletiyor (belediye yani), o sebeple bizim gibi sade vatandaşlar için de ziyaret edilebilecek bir yer olma özelliğinde artık.
Evet Beyza, Galata Kulesi'nde romantik bir yemek isteyenlere duyurulur :) Ayrıca kuleye yakın, kule manzaralı yerler de var. Ama bana sorarsan; biraz aşağıda müthiş bir pizzacı var. böyle dilim dilim alıyorsun (dlimi 4 tl :)) ayaküstü atıştırıyorsun.:) karaköy'e inerken, küçük şirin bir yer, ismini unuttum ama :)
SilAaa, merak ettim pizzacıyı şimdi, adı neydi acep? :)
SilŞİmdi senin için fotoları taradım, çünkü fotosunu çekmiştim:) "Koala" diye minik bir dükkan :)
SilTamamdır Dilek, teşekkür ederim, yazdım aklımın bir kenarına:)
SilBir de şunu fark ettim, gezme anlayışımızı birbirine yakın herhalde:)
Galata Kulesiyle ilgili geçen yıl ben de bir yazı hazırlamıştım; göz atmak istersen linki şudur: http://birdunyafikir.blogspot.com.tr/2014/03/galata-kulesi-ve-restorantini-gezelim-mi.html
:)
İstanbula gidesim geldi , öyle güzel anlatmışsın ki görseller de harika. Şiiri de dinledim ve gözlerim doldu . Ne kuleymiş be dedim. İstanbulun bağrındaki hazinelerden biri de sensin cancazım <3<3<3
YanıtlaSilCanımmm leydim, duygulandım ama... evet ben de çok etkilendim o olaydan ve şiirden. ne hayatlar.
SilAynı tarife farkı ne yazık ki Yerebatan Sarnıcı'nda da var. Belki diğer turistik mekanlarda da vardır dikkat etmedim. Ne biçim bir anlayıştır çözemedim bunu. Ele güne karşı çok misafirperveriz diye böbürlenip ülkemize gelen turistleri enayi yerine koymamız kadar çirkin başka bir şey yoktur herhalde. Gerçi ben yıllar evvel Türk halimle Galata'ya çıkmak istediğimde 50 TL denmişti bana. Sonra da güya indirim yapıp 10 TL demişlerdi. Ben de parayı verip kuleye çıkmıştım saf gibi. O zamanlar fiyat falan yazmıyordu. Beni de esmer ten çekik gözle Orta Asyalı sanmışlardı zaar.
YanıtlaSil:) o zaman sen böyle turistik yerlerde çok dikkatli olmalısın Fikriye :) evet yerebatan'da da aynı şey geçerli, müzekartlarda da. şimdi fiyatları yazıyorlar ama o da ayrı bir konu. yani o fiyatları görünce turistlerle göz göze gelmemeye çalışıyor insan gayrı ihtiyari :)
SilGalata Kulesi pek ilgimi çekmiyor da Kız Kulesi'ni çok merak ediyorum ben. Umarım bir gün görebilirim. Eğer oraya gidersen orayı da yaz lütfen.
YanıtlaSilKızkulesi de aklımda Şule, fırsat bulur bulmaz gidecektim zaten. E tatiller bitti :( yaza kadar buralarda gezinirim ben de :)
SilGeçenlerde ilk kez gittim oraya ve hayran kaldım cidden.. Ama az biraz kasveti var sanki ne bileyim.. :)
YanıtlaSilYaşanmışlıklardandır belki de :)
Sil:) videoda kimler konuşuyooo :)
YanıtlaSilgalata istanbulda en sevdiğim yer. semt de kule de. yukarda bi de pasta kahve al bi dahakine içerde :)
ay biliyo musun galata kulesi benim için çok önemli. istanbulda orda burda yürürken, galata kulesini görünce hep rahatlıyom. onu görünce tamam yine kaybolmadım diyom, çünkü kaybolmak çok kolay yaaa :)
fotolar ne güzel çekmişsin sen yineee :)
sesimi tanımadın mı deep ? :))) aynı şeyleri ben de hissediyorum, Galata'yı görünce nedense güvende hissediyor insan kendini. beğenmene sevindim, blog için güzel bir şeyler yakalamaya çalışıyorum işte amatörce :)
SilManyak bir manzaraya sahip ya bu kule.Tekrar çıkasım geldi.Güzel post;)
YanıtlaSilTeşekkürler :)
SilMerabalar 14 şubat yaklaşıyor son yorumun ğstünden epeyce bi zaman geçsede belki yardımcı olabilirsiniz umuduyla bi sorum olucak kız arkadaşımla galata kulesine çıkıcaz ilk defa çıkacağım dilek fenerini galataya çıkınca uçurtma gibi bi imkanım olurmu acaba ufak güzel bi anı olur bizim içinde izin veriyolarmı acaba bilgisi olan lütfen yardımcı olsun
YanıtlaSilMerhaba Ahmet bey, bu konuda bir bilgim yok ama kule'nin 0212 293 81 80 no'lu hattını bir arayıp sorarsanız sanırım bilgi verirler. Şimdiden mutluluklar diliyorum :)
Sil