Wikipedia

Arama sonuçları

13 Eylül 2015 Pazar

Korkuyu Beklerken

Yılın yerleşik hayata geçme zamanları geldi artık, göçebe zamanlar bitti. Tatiller de paralar da suyunu çekti. Çekirdek çitleyip, televizyon izleme, kitaplıklarımızda stok sayımı yapma, şuursuzca yeni kitaplar almaya başlama, bi kaç ay sonra kitap fuarı olduğunu hatırlayıp aldıkların için biraz pişmanlık duyma, sonra da "olsun bunları fuara götürür imzalatırım" diyerek kendi kendini teselli etme, mp3 üne sonbahar, kış moduna uygun şarkılar yükleme, evin her tarafından fışkıran kavanozlara ve annene dehşet gözlerle bakma, hırkalarına ve ceketlerine göz kırpma... bunların hepsi Eylül'ün geldiğine delalet işte.

E madem Eylül geldi; ben de ilk iş olarak, gözümü kitaplığıma çevirdim elbette. Havadan mı bilmiyorum, bu aralar içimde okuma isteği arttı. Yazın çok okuyamadım, o açığı kapatmaya uğraşıyorum çılgınlar gibi sanki :)


Şu anda Oğuz Atayı'ın "Korkuyu Beklerken'ini yeni bitirdim. Aslında, bu kitabı önümüzdeki senenin başında okumayı planlıyordum; malum, Oğuz Atay'ın eserleri sayılı, hepsini bir çırpıda okuyup bitirmek istemiyorum. Ama sonra dedim ki kendime;"Amaaan Dilek sen de! Ülkenin durumu belli, bakalım yaşadığın kadar yaşayabilecek misin? Ya o kitapları okumadan başına bi hal gelirse?"... Bu şekilde kendimle yaptığım haklı hesaplaşmam neticesinde kitabı elime aldım ve sanki gerçekten başıma bi haller gelecek telaşıyla bir çırpıda bitirdim onu :) Üstelik cümlelere döne döne, sindire sindire okumama rağmen gerçekleştirdim bunu.  Bunun aksi mümkün olmuyor zaten. Çünkü bir sonraki cümle bir önceki cümleyi unutturacak diye baskı altında okuyorum ben Oğuz Atay'ın kitaplarını. Her bir cümlenin içinde ayrı birer hazine saklı sanki.

Oğuz Atay'ın okuduğum diğer kitapları için yaptığım yorumlarda da onu ne kadar sevdiğimden, ne kadar kendime yakın hissettiğimden bahsetmiştim. Bazen düşünürüm (ki bu bazenler genelde, bitirdiğim Oğuz Atay kitabını kapatıp, kapağından bana anlamlı bakışlar atan Atay'a hayran hayran baktığım anlardır); onunla aynı dönemlerde yaşayamamış olmak şans mı, şansızlık mıdır? diye, ama yanıtından tam olarak emin olamıyorum. Çünkü, eğer onunla aynı zamanlarda yaşasaydım kesinlikle ona aşık olurdum ve onun peşine düşerdim :) ve büyük bir ihtimalle de karşılık bulamadım diye kahrolurdum sonra :)  işte bu şans mıdır, şansızlık mıdır? bilemiyorum ya! Neyse; saçma bir yorum olmaya başladı bu, kitaptan bahsedeyim de toparlayım mevzuyu ben :)

Korkuyu Beklerken kitabı, Oğuz Atay'ın 8 adet öyküsünden oluşuyor.

1- Beyaz Mantolu Adam
2- Unutulan
3- Korkuyu Beklerken
4- Bir Mektup
5- Ne Evet Ne Hayır
6- Tahta At
7- Babama Mektup
8- Demiryolu Hikayecileri - Bir Rüya

Sayfa kıvırmak, kitap çizmek, karalamak adetim değildir. Yani ne bileyim, huylanırım, kitap eskisin ya da ona bir zarar gelsin istemem nedense; ama bu kitapta bazı cümlelerin altını çizdim, biraz o cümleleri daha fazla aklımda tutmak biraz da buraya aktarmak için yaptım bunu.

Cümlelere geçmeden önce, genel olarak bir yorum yapacak olursam; Atay'ın romanlarından aşina olduğumuz "tutunamayan" karakterleri anlattığı öykülerinden oluşuyor bu kitap. Yine romanlarında olduğu gibi bu öykülerde de, toplumun abuk subuk yapısıyla, en nezaketli tavrıyla inceden inceye dalga geçiyor Oğuz Atay ve bunu yaparken de beni benden alıyor işte :)

İşte beni benden alan cümlelerinden bazıları:

"Sokağa fırlamak, 'ona' gitmek için, öldürücü bir ümitsizliğe düşmek istedim. Kim bilir? Belki de, kendim için böyle kötü şeyler düşünmemi istersin diye söylüyorum bunları" (33)

"Üç evli sokağımı düşüncelerle geçtim, birden kapımın önünde buldum kendimi. Demek ki düşünmüşüm dedim. Çünkü, düşününce hep böyle olurdu."    ( 36)

"Bu 'demek ki'ler' beni her zaman rahatlatırdı" (37)

"Korktum. Çünkü 'demek ki' diyemiyeceğim bir yerlere gelmiştim" (37)

"Yalnız kalmaktan korktukça yalnızlığım artıyor"    (37)

"İyi şeyler birdenbire olur; bu kadar bekletmez insanı. Sürüncemede kalan heyecanlardan ancak kötü şeyler çıkar. Ya da hiçbir şey çıkmaz" (42)

"Ben yoktum; hatta ben yokum, olmadım diyemeyecek bir yerdeydim; kelimeler bile yan yana gelerek beni tanımlamak istemezlerdi. Ne olurdu benim de kelimelerim olsaydı; bana ait bir cümle, bir düşünce olsaydı. Binlerce yıldır söylenen milyonlarca sözden hiç olmazsa biri, beni içine alsaydı!" (66)

Daha bir sürü altını çizdiğim cümle var bunlar gibi ama bu kadar yeter sanırım. Daha fazlasını başka bloglardaki yorumlarda da, sosyal ağlarda da bulabilirsiniz ama kitabı okumazsanız bu cümleleri sadece yüzeysel olarak algılarsınız haberiniz ola. Örneğin "Yalnız kalmaktan korktukça yalnızlığım artıyor" cümlesini sadece dokunaklı bir cümle olarak görürsünüz, kitapta okursanız ise bu cümlenin altında yatan gerçek hazineye kavuşursunuz; çünkü, bu cümle dokunaklı olduğu kadar tebessüm ettirici bir cümle aynı zamanda, kitabı okumadan cümlelerin tadına varamazsınız inanın. Hepsi Oğuz Atay'ın "acıklı güldürü" cümleleri sonuçta :)

Bu kitabı da kaldırmaya elim gitmedi, açıp açıp çizdiğim cümlelere bakıyorum. He bir de Oğuz Atay'la bakışıyoruz işte :)








19 yorum:

  1. Tam da çekirdek çitliyordum yağmur eşliğinde ama o da ne?! Kıskandım Oğuz ATAY'la muhabbetini :) Darısı başıma hala listemde duruyorlar kitaplığıma davet bile edemedim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şu an benimle ilgileniyo zaten gelemez :)))

      Sil
  2. Ben tutunamayanlar'ı okudum. Diğer bütün Oğuz Atay kitaplarını okumayı planlıyorum. Seri halinde alacağım...
    Kötü olansa, o güzel kitapları yazarına imzalatma şansımız asla olmayacak :/

    YanıtlaSil
  3. Oğuz Atay benimde okumak isteyip de birtürlü okuyamadığım yazarlardan.En kısa zamanda Alıp olumak istiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle okumalısın Nihalcim, hatta okumaya başlamak ve yazarın diline alışmak için bu kitapla başlayabilirsin bence. Çünkü genelde ilk Tutunamayanlar kitabı tercih ediliyor ama Tutunamayanlar, ilk defa Oğuz Atay okuyanlar için biraz ağır gelebiliyor. Ama diline alıştıktan sonra zevkini çıkara çıkara okuyorsun o ayrı.

      Sil
  4. Ah Oğuz ATAY demekten kendimi alamıyorum. Ben de Tutunamayanlar'ı na hayranım özellikle. Hayatımın her döneminde belirli aralıklarla okumak istediğim eser. Geriye Bir Bilim Adamının Romanı ve Tehlikeli Oyunlar kaldı. Yazdıklarınızda kendimi buldum. Ben de tüm kitaplarını bir çırpıda tüketmek istemiyorum.
    Alıntı yapmak istediğim bir yer var ben de not almışım.
    '' Acaba, içine düştüğüm durum, daha önce nerede acıklı olmuştu? Mısır' da mı? Eski Yunan'da mı? Kendimi romantik dönemin Fransızları, İngilizleri ya da Almanlarıyla mı karıştırıyordum? Ben bir şeyin taklidiydim; fakat aslımı bile doğru dürüst öğrenememiştim. Belki de bana ne olduğunu sonuna kadar okumamıştım.Yarabbim ne korkunçtu! ... '' (sayfa 61)


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gizli Özne,
      onu okuyup da "ah" çekmemek elde değil zaten :)

      Sil
  5. Ben de blogda bu konuyla ilgili yazdım yeni. :) Hoş bulmadık İstanbul diye... :)

    Eylül geldi... :( Yaz çabuk mu geçti nedir? Ben de Eylül'ün geldiğini TV dizilerinin başlamasından anlarım... :) :)

    sevgiler

    YanıtlaSil
  6. Oğuz Atay'ı okumaya niyetlendiğim ilk kitabı Tutunamayanlar'dı ki sanırım biraz yanlış bir tercih yaptım ve maalesef bitiremedim. Ağır geldi diyeyim ben buna:)
    Sonra Bir Bilim Adamının Romanı'nı okudum, pek bir sevdim.
    Akabinde ve detayında bu kitabı okuyayım dedim, ı ıııı, o da bitmedi.
    İlginç bir ilişki var Oğuz Atay ile aramızda:) Alıntılanan cümleleri okudum da, kitabı yarım bıraktığım 5 yıldan bu yana sanırım anlama yetim biraz gelişmiş, daha bir anlamlı geldi cümleler. Ama şu bir gerçek, Oğuz Atay okumak iyi bir ortam ve kafa gerektiriyor bence, her yerde okunacak ve tadına varılacak cümleler değil bunlar. Özen istiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle; sessiz bir ortamda yalnız okumak gerekir :)

      Sil
  7. bu kitaptaki ilk öyküyü çevirip çevirip okuyorum yaaaa nası bişi oooooo yaaaa :)

    YanıtlaSil
  8. selamlar ben otuz atayı tabııkı duydum ama okumadım orhan pamuk gıbı anlatımı agır bır yazar sanırım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ağır demeyelim de biraz yazım diline alışmak gerekiyor.

      Sil
  9. Ya ben de bu aralar pek kitap okuyamıyorum. Değil kitap okumak,blog yazılarına bile ne kadar geç yorum yazıyprum öyle,kendim de şaşırdım. o.O Ama sanırım başlamam lazım.İyi hatırlattın. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet aslıcık nerelerdesin sen ya? oku tamam :)

      Sil