"Sen ne biçim Leylasın?" diyerek kar topu fırlatmıştı kafama. Beni sinir etmeye bayılıyordu.
"Görürsün sen!" diyerek eğilip bir avuç kar aldım yerden ve "ne o, beğenemedin mi? neyim varmış benim?" diyerek alel acele topladığım karlarla karşılık vermek istemiştim ama yine becerememiştim. O kadar minikti ki ellerim hep ıskalardım.
"Kızım, Leylalar esmer olur böyle, ne bileyim Türkan Şoray gibi olur, hem 30 yaşında falan olur. Senden Leyla falan olmaz. Sen sapsarısın, çillerin de var" diyerek tekrar yuvarladığı kar topunu suratıma falsolu yollamıştı, ama ben yana kaçmıştım isabet edememişti bu sefer.
"Ne yapalım, ben böyleyim işte. Hem kıskanıyorsun sen beni, benim adıma bir sürü şarkılar, şiirler yazılmış. Senin öyle bi ismin yok tabi, haklısın kıskanmakta"
O, kardan adam yapmaya başlamıştı, ben de ismimin ne kadar özel olduğunu ispatlamak için o zamanlar çok meşhur olan Seyyal Taner'in "Leyla" şarkısını Seyyal Taner gibi dans etmeye çalışarak söylemeye başlamıştım:
"Leyla Leyla
Efsane oldu Leyla
Mecnun'a kul oldu yandı kül oldu Leyla
Leyla Leyla doğruyu buldu
Mecnunu unuttu, zamana uydu Leyla"
Bu onu çok güldürmüştü. Ben böyle Leyla'ydım işte; Leyla gibi Leyla. Mecnun'un Leylası nasıldı bilmiyordum ama "Leyla mısın kızım sen?" diye sorulduğunda kastedilen Leylalardandım...
Yıllar geçti; 30'lu yaşlarımdayım, saçlarım koyulaştı, çillerim de kalmadı. Onun istediği gibi bir Leyla oldum mu bilmiyorum ama çok değiştim. Söylediğim şarkılar da değişti:
"Ben kimim söyle kayboldum?
Dönmedim kaldım anılarda
Her sabah bir çöl masalında uyanırdım
Belki de yanlış bir Leyla"
"Görürsün sen!" diyerek eğilip bir avuç kar aldım yerden ve "ne o, beğenemedin mi? neyim varmış benim?" diyerek alel acele topladığım karlarla karşılık vermek istemiştim ama yine becerememiştim. O kadar minikti ki ellerim hep ıskalardım.
"Kızım, Leylalar esmer olur böyle, ne bileyim Türkan Şoray gibi olur, hem 30 yaşında falan olur. Senden Leyla falan olmaz. Sen sapsarısın, çillerin de var" diyerek tekrar yuvarladığı kar topunu suratıma falsolu yollamıştı, ama ben yana kaçmıştım isabet edememişti bu sefer.
"Ne yapalım, ben böyleyim işte. Hem kıskanıyorsun sen beni, benim adıma bir sürü şarkılar, şiirler yazılmış. Senin öyle bi ismin yok tabi, haklısın kıskanmakta"
O, kardan adam yapmaya başlamıştı, ben de ismimin ne kadar özel olduğunu ispatlamak için o zamanlar çok meşhur olan Seyyal Taner'in "Leyla" şarkısını Seyyal Taner gibi dans etmeye çalışarak söylemeye başlamıştım:
"Leyla Leyla
Efsane oldu Leyla
Mecnun'a kul oldu yandı kül oldu Leyla
Leyla Leyla doğruyu buldu
Mecnunu unuttu, zamana uydu Leyla"
Bu onu çok güldürmüştü. Ben böyle Leyla'ydım işte; Leyla gibi Leyla. Mecnun'un Leylası nasıldı bilmiyordum ama "Leyla mısın kızım sen?" diye sorulduğunda kastedilen Leylalardandım...
Yıllar geçti; 30'lu yaşlarımdayım, saçlarım koyulaştı, çillerim de kalmadı. Onun istediği gibi bir Leyla oldum mu bilmiyorum ama çok değiştim. Söylediğim şarkılar da değişti:
"Ben kimim söyle kayboldum?
Dönmedim kaldım anılarda
Her sabah bir çöl masalında uyanırdım
Belki de yanlış bir Leyla"
'Dünya leyla olmuş,
YanıtlaSilunutmuş aşk nerde dönüp durmuş hep boş yere'
ben de bu şarkı sözlerini mırıldanıverdim işte...
:) sen de mi leyla?
Sil"Leyla ela gözlü bir çöl ahusu
YanıtlaSilSaçları bahtından daha siyahtır."
Sen istenilen Leyla olmuşsun da Mecnunlar istendiği gibi değil ;) Zaten hiç olamadılar :))) ya neyse.
"Sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı?
SilYani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahir'liğinden
Tahir olmak ta ayıp değil
Zühre olmak ta
Hatta sevda yüzünden ölmek te ayıp değil..." demiş ya Nazım Hikmet biraz da öyle galiba; yani leyla, mecnun olmasa da leyla işte! :)))
nasıl güzel bir yazı bu yaaaa :)))))
YanıtlaSilbeğenmene sevindim ben de :)
Sil