Wikipedia

Arama sonuçları

21 Mart 2018 Çarşamba

Doğum Günü Karalamacası


Doğum günleri benim için özel olmuştur. Öyle hissetmişimdir hep. Dünyaya geldiğim gün... Bence önemli.

Düşünsene, hayat uzun bir yolsa eğer, doğduğun gün de o yoldaki ilk adımları attığın gün oluyor aslında. Bu yüzden çok önemli değil mi sence de?

Bir şehirde bir ailenin, bir annenin kucağında buluyorsun kendini... Yaşam mücadelen oracıkta başlamış oluyor. Yavaş yavaş, gülmeyi, emeklemeyi, yürümeyi, konuşmayı öğreniyorsun. Ve bu öğrendiklerinle, deneyip yanıldıklarınla bir şekilde yoluna devam ediyorsun. Gülüyor, ağlıyor, başarıyor, kaybediyorsun, hayatına birilerini katıyor ya da hayatından birilerini çıkarıyorsun...

Bir sürü şey oluyor. İnsan bu süreçleri kendince yaşıyor bir şekilde ve acılarla ya da mutluluklarla kendi yolunu tamamlamaya çalışıyorsun.

Kızımın doğduğu gün bunları düşünmüştüm. Onun da hayatı böyle akıp giderken her sene doğum gününü kutlayacağız ama o gün orada yaşanılanlar fazla konuşulmayacak. Tıpkı benim doğduğum gün gibi...

Oysa ne heyecan verici bir gündü. Tarifi imkansız duygu yoğunluğu; heyecan, sevinç, hüzün, mutluluk... ortaya karışık. Hele o odayı saran kızımın mis kokusu... Bebek kokusu gibi bir gündü işte, her sene kutlanmaya değer.

Annemi düşündüm sonra. 36 yıldır kutladığım kendi doğduğum günü ilk defa hakkını vererek  o gece düşünmüşümdür herhalde.

"Annem de ilk gece beni izlemekten böyle uyuyamamış mıydı acaba?" "Ben de yüzümde böyle komik ifadelerle mi uyuyordum?" "Ve de böyle güzel mi kokuyordum?" "Keşke olsaydı da anlatsaydı bana doğduğum o günü."... gibi sorular, cümleler döndü kafamda sabaha kadar hep.

Gerçi, önceden anlatmıştı bazı şeyleri ama ben can kulağıyla dinlememiştim onu. O gün yanımda olsaydı da en ince ayrıntısına kadar tekrar tekrar anlattırsaydım ona yine... Bir de sımsıkı sarılıp, kokusunu içime çekip, "seni çok seviyorum canım annem" diyebilseydim. Benim gözlerim kızımda, annemin gözleri ikimizin de üzerinde öylece sabahlasaydık...

Bir yerlerde okumuştum, "Bir bebekle birlikte bir de anne doğarmış"... işte o gece benim ikinci doğum günümdü aslında. O sözün doğruluğunu o gece anladım. Anladım anlamasına ama bir de merak ettim; "o zaman bir anneyle birlikte bir de çocuk ölür mü?" diye...

İşte böyle... Ne diyordum? He, doğum günleri... Bence çok önemli. Sizce de değil mi?

Not: Otuz yedi oldum :)






12 Mart 2018 Pazartesi

Ailecek Şaşkınız


Geçen hafta izledik. Yazmaya fırsat bulamadım. Gerçi yazacak çok fazla bir şey de bulamadım filmde açıkçası. Film ismine yakışır bir şekilde "ailecek şaşkın" bıraktı bizi. Yani, umduğumuzu bulamadık pek.

İlk defa bir filmde bu kadar sıkıldığımı hatırlıyorum. Tv'de olsa çoktan zaplamıştım. Hani elim kumandayı aradı zaman zaman. Eğlenmeye, kafa dağıtmaya gitmiştim ama fazla gülemedim ben. Salonda da fazla gülen görmedim. Zaman zaman "evde kalıp Damla'yla oynasaydım daha çok eğlenirdim" dedim.

Ben ki en basit esprilere bile gülerim, zor değildir beni güldürmek ama olmamış işte. Fazla da yorum yapmaya gerek yok. Filmin belki de tek güzel yanı müziklerdi o kadar.




11 Mart 2018 Pazar

Damla'nın Notları (6.Ay)

Herkese selam, bu ay gecikmeli yazıyorum annemlerin misafirleri, gezmeleri tozmaları bitmediği için bir türlü fırsat bulamadım yazmaya.

6.ayın başında kilom 7.300 kg boyum da 67 cm olmuştu.  Ek gıda maceralarımız sürüyor. Benim için ek falan farketmez gıda gıdadır aç kalmayayım da.

Gerçi annem ek gıdadan dolayı biraz stresli oluyor. E o da haklı sabah kalkıyor kahvaltımı düşünüyor, öğlen olmadan meyvemi, öğleden sonra sebze çorbamı, akşam üstü yoğurdumu... E bunların yanında diğer ev işleri derken her şeyi bırakıp kaçacak diye korkuyorum valla. O yüzden sesimi çıkarmadan ne verse yiyorum. Onun da hoşuna gidiyor. Çok seviniyor adeta havalara uçuyor.

Size bu ay vereceğim yeni bir haberim yok. Dişim çıkmadı, emekleyemiyorum da. Dönmelerim ise diş etlerimin kaşıntısı arttıkça çoğalıyor, yani kendimi nereye atacağımı şaşırıyorum bi bakmışım ordan oraya dönüvermişim.

Bunlar dışında her bebek gibi büyüyorum işte. Annem bu ay uykuma taktı biraz. İnternette, orada burada görüyor özeniyor herhalde, uyku eğitimiymiş neymiş... bana onu vermeye çalışıyor, deli mi ne? O buna çalıştıkça benim uyku düzenimi daha da bozdu.

Beni kendi yatağıma yatırdı. Neymiş iyi geceler öpücüğü kondurup, arkasını dönüp gidecekmiş ben de tek başıma uyuyacakmışım... Pışııııııııık! Saat başı kalkıp onu deliye döndürdüm ben de :) Ama sonra ara yolunu bulduk yine de kıyamadım, bakalım. Şimdi onunla yatıyorum ama kendi başıma uyuyorum. Ne beni sallıyor ne de emziriyor, öyle kendi kendime uyuyabiliyorum artık. Ama annem de yanımda yatarsa tabii... Onun yanında kendimi güvende hissediyorum, ne yapayım? Sanırım bir müddet daha bu durum böyle olacak, üzgünüm baba :)

Bu ay favori şarkım değişmedi yine, "Arkadaşım Eşek" en sevdiğim. Bu ay bir de -annem  bunun için biraz üzülse de- işlerini halletmesi için mecburen bana tv seyrettirmeye başladı. Artık oyun halısında durmuyorum çünkü. Tek başıma da çok sıkılıyorum. Baby tv seyrediyorum sadece, hoki ponki dansını öğreniyorum oradan. Çok eğlenceli, ayağa bir kalkayım ilk işim o dansı yapmak olacak.

Onun dışında annem işini bitirir bitirmez hemen yanıma koşuyor ve adeta kendini affettirmesi için benimle oyunlar oynuyor. Renkli tabaklar, halkalar var onları bana veriyor ben de hepsinin tadına bakıyorum, fırlatıyorum. Tatsız tuzsuz şeyler, niye bana veriyor pek anlamıyorum ama rengarenkler ve ilgimi çekmeyi başarıyorlar.

Bir de annemle yaptığımız ve en çok hoşuma giden aktivite ayna karşısında onun kucağında söylediği şarkılara eşlik edip dans etmek...

Annemle bir de kitaplar okuyoruz, Annem bazen kitaplara dokunmamı istiyor ve bana veriyor. Tabi ben yine onların da tadına bakmaya çalışıyorum, annem de onları ağzımdan çekiveriyor hemen.

İşte böyle... Bu aydan haberler bu kadar, gelecek ay görüşürüz bay bay...