1 Delinin Günlükleri kendi kendine sorular sormuş ve çok güzel bir mim çıkmış ortaya. Ben de ne zamandır bloga vakit ayıramıyordum, bu konu hakkında bir şeyler karalarsam blogumla aramı tekrar ısıtırım diye düşünerek bu sorulara cevap vermek istedim. İşte Ayhan'ın kişisel blog yazarlarına yönelttiği sorular:
1- Yakın çevrenizdeki insanlara blogunuzdan söz ediyor musunuz?
2- Neden blog yazıyorsunuz?
3- İlk yazınız ile son yazdığınız yazı arasında ne gibi farklar var?
4- Blog yazmak normal yaşantınıza neler kattı?
5- Yakın arkadaşlarınıza blog yazmalarını önerir misiniz?
6- Hangi kaynaklardan ilham alıyorsunuz?
7- Diğer blog sahipleri ile iyi iletişim kuruyor musunuz?
8- Rahatsız olduğunuz konular var mı?
Ve benim yanıtlarım:
1- Yakın çevrenizdeki insanlara blogunuzdan söz ediyor musunuz?
İlk başlarda kendime bile itiraf edemiyordum aslında, hatta ilk adresi aldıktan sonra bir blog açmıştım ve aradan 2 sene geçmişti hiçbir şey yazmadan. Sonra, "Aa benim blogum vardı ya" deyip aklıma geldiğinde "Karalamacalarım" ı açıp yazmaya başlamıştım. Sonra bir kaç arkadaşıma söyledim, derken Facebook'ta filân paylaşınca tüm yakın çevrem öğrendi bir blogum olduğunu, ama yakın çevremden bloga uğrayan çok fazla kişi yok. Hatta istatistiklere baktığımda en çok uğrayanlar uzak çevreden, teee Amerikalar'da bile daha çok takip ediliyorum yakın çevremden be! Sadece fotoğraf layklayan yakın çevreme buradan teessüflerimi sunuyor ve onlara Ajda Pekkan'dan çerçeveli fotolu bir şarkısı vardı ya, onu armağan ediyorum.
2- Neden blog yazıyorsunuz?
Aslında, ilk yazmaya başladığımda hiç bir takipçisi olmamasına rağmen daha çok anlamlar yüklemiştim bloguma. Yani tüm dünya beni okuyor, yazılarım, fikirlerim bir çığ gibi dünyayı saracak, fırtınalar estireceğimi sanmıştım. Yazdığım tırt konularla bunu başarabileceğimi düşünecek kadar öz güven patlaması yaşamışım demek ki, gençlik işte :) Hâl böyleyken, ilk zamanlar bir iz bırakmak, yaşadığımı kanıtlamak, fark edilmek için yazıyordum diyebilirim. Şimdi ise sadece eğlenmek için yazıyorum. Bi de insan alışıyor işte, yazmadan duramıyorsun. Bak 2 aydır fazla uğrayamıyorum, kendimi çok kötü hissettim.
3-İlk yazınız ile son yazdığınız yazı arasında ne gibi farklar var?
Bu soruyu görünce üşenmedim ilk yazımı açıp okudum. (ay okumaz olaydım :)) Canım benim ya! Nasıl da komik yazmışım, edebiyat yapayım diye cümleleri don lastiği gibi uzattıkça uzatmışım. Vurgu yapmak istediğim kelimelere yerli yersiz serpiştirdiğim tırnak işaretlerinden ise hiç bahsetmek istemiyorum. Ama her yazımda hissedilen ruh onda da var, biraz çocukça bir duygusallık, nostaljik işler işte. Artık ben de Şebboy gibi daha kısa cümleler kuruyorum, sanırım büyüyorum.
4-Blog yazmak normal yaşantınıza neler kattı?
Vallahi elle tutulan, gözle görünen bir şey pek katmadı :) Ama yazı konusunda kendimi geliştirdiğimi hissediyorum. İmlâ kurallarına artık daha çok dikkat etmeye çalışıyorum, yeni dostlar, güzel arkadaşlar kazandım diyebilirim. mesela birkaç gün bloga uğramayayım aklıma bazı arkadaşlar geliyor; acaba ne paylaştılar, ne yazdılar? diye. He tabi bir de hayatımdan götürdüğü şeyler de var onu niye sormuyorsun ki? Örneğin, boş zaman denen bir mefhum vardı onu aldı götürdü, onu çok iyi biliyorum.
5- Yakın arkadaşlarınıza blog yazmalarını önerir misiniz?
Tabi ki öneririm. Yazmaya gönül veren herkes açsın bir blog. İnsanı, olması gerektiği yerdeymişcesine inanılmaz özgür hissettiren bir duygu seline boğuyor. İnsan kendi evinde bile böyle özgür hissetmiyor. Meselâ, ben şu an bloguma bir şeyler yazıyorum ya, bak işte ben bu duyguyu hiç bir şeye değişmem.
6- Hangi kaynaklardan ilham alıyorsunuz?
Kitaplardan, tiyatrolardan, filmlerden, şehirlerden, mekânlardan, haberlerden, netten, işten, güçten, arkadaşlarımdan, ailemden ve hayatımda olan her şeyden ilham alabilirim.
7- Diğer blog sahipleri ile iyi iletişim kuruyor musunuz?
Yorumlaşmak dışında pek iletişim kuramıyorum. Herkesin blog dışında işi gücü oluyor tabi. Zaten zar zor bloga vakit ayırıyoruz, bi de "ay ne güzel, bir yerlerde toplaşsak, altın günü yapsak hatta" olaylarına da giremiyorum ama kendimi yakın hissetiğim arkadaşlarımla tanışmayı elbette çok isterim.
8- Rahatsız olduğunuz konular var mı?
Arada, yeni heyecanlarla, "bana da beklerim" repliğiyle, yularından boşanmış bir tay gibi etkinliklerden kopup gelen çaylak arkadaşların hücumuna uğramak "off" dedirtse de öyle çok rahatsız olduğum bir konu yok, seviyorum ben bu alemi ya!