İstibdat Kumpanyası adlı oyunu izlediğimden beri görmek istediğim bir oyundu Cyrano De Bergerac.
Eserin konusu dramatik; hayranlık uyandıracak şekilde kılıç kullanan ve inanılmaz bir şairliğe sahip Cyrano haddinden fazla büyük burnu olduğu için kendini çirkin bulmakta ve aşık olduğu kuzeni Roxane'a bu yüzden bir türlü açılamamaktadır. Açılmak bir yana dursun, Roxane'ın Cyrano'nun bölüğünde genç ve yakışıklı Christian'a aşık olduğunu da öğrenince aşkından vazgeçip onları kavuşturmaya çalışıyor üstelik bu güzel yürekli kahramanımız,
17. yüzyıl Fransa'da yaşamış şair ve silahşör Cyrano de Bergerac'ın hayatından esinlenen bu oyun anlayacağınız üzere, aşkı, kahramanlığı ve gururu anlatıyor.
Edmond Rostant'ın eserini Sabri Esat Siyavuşgil dilimize çevirmiş ve bunu öyle güzel yapmış ki; Cyrano'nun oyun sırasında yaptığı bazı tiratların orjinalinden bile daha güzel olduğu söylenmekte.
Buna rağmen oyundan çok etkilendim diyemem. Bazı detaylar beni rahatsız etti çünkü. Ses, görüntü ve sahnedeki kalabalığın nerede ne zaman duracağını bilemez halleri de bu detayların arasında. Ama.....
Bu "ama"dan sonraki noktaları, oyunda Cyrano karakterini canlandıran ve bu sene tesadüf olarak sahnede 2 kere seyretme şansını yakaladığım Yiğit Sertdemir ile doldurmak istiyorum. Çünkü seyirciye bu oyunu sonuna kadar izletme başarısını Yiğit Sertdemir'in muhteşem oyunculuğu sağlıyor ve bence sadece bu güzel oyunculuğu izlemek için bile gidilir bu oyuna. Bunun dışında güzel olan bir diğer şey de müziklerdi. Evet, onlar da oyuna renk katmıştı. Kostümler ve makyaj da güzeldi aslında ama ışık yetersiz olduğu için fazla muhteşem durmuyorlardı.
Diğer oyunculuklar için ise çok kötü denemez ama ortalamanın altında kalıyorlardı diyebilirim. Tamam, belki Yiğit Sertdemir'in muhteşem performansı yüzünden ben öyle hissetmiş de olabilirim. Ama özellikle Roxane rolü için Ayşecan Tatari'den başka isimler düşünülebilirdi. Şehir Tiyatroları'nda bu rolün hakkını verecek çok başarılı ve güzel kadın oyuncular var biliyorum çünkü.
Neyse, kaba taslak oyun hakkındaki izlenimlerim böyle işte. He bir de küçük bir not düşmek isterim; ben Ümraniye Sahnesi'nde izledim bu oyunu. Bir daha adım atmak istemeyeceğim bir yerdi. Yerin bana çok uzak olması, sahnenin ışık ve ses düzeninin kötü olması, gelen seyircilerin çoğunun oyunla ilgilenmeyip telefonlarının ışıklarıyla sinirleri tavana zıplatmalarını mı anlatsam size bilemedim. Ümraniye Sahnesi denilen yerin aslında bir spor salonu olmasından hiç bahsetmiyorum bile.
Sanırım seyircilerin tavırları da ortama göre değişiyor. Yani güzel tarihi bir tiyatro binasında insanlar böyle davranmaya cesaret edemezdi herhalde. Buna da şükür tabi ki ama yine de insan düşünmeden edemiyor; her bir tarafından vinçler yükselen, şantiyeyi andıran güzel şehrimde birkaç inşaatcık da tiyatrolar için yapılsa, bizler de AVM'ler ve spor salonlarına hapsedilmiş muhteşem eserleri hakkını vererek ve büyülenerek daha güzel yerlerde izleyebilsek güzel olmaz mıydı?
Not: Fotolar İbb.gov.tr'den alınmıştır.
Keşke o tarihi binalara sahip çıkabilsek. Onları AVMlere filan döndürmesek... Di mi? En azından iyi bir performans izlemişsin. Konu zaten harika.
YanıtlaSilMutlu senelereee.
sana da mutlu seneler olsun. yeni yıl hepimize iyilik, güzellik getirsin :)
SilUzun zamandır izleyemedim böyle oyunları. Yeni yılda izlerim inşallah. Yeni yılda mutlu ol..
YanıtlaSilteşekkür ederim sevdicann, sen de mutlu ol canım benim.
SilKitabını okuyup filmini setrettikten sonra tiyatroda oyunu izlemek çok keyifliydi benim için. Ama her zaman gururla yazdığım gibi Ankara Büyük Tiyatroda oyun izlemek bambaşka güzeldir. Ben 2013 yılında izlemiştim, üç saatten uzun sürmüştü. Ve Cyrano'yu canlandıran Durukan Ordu çok başarılıydı....
YanıtlaSilDurukan Ordu'nun performansının ne kadar güzel olduğunu duymuştum. çok şanslısınız. ben de izlemek isterdim.
Silümraniye mi. offf çok uzak yaaa :) baş oyuncu önemli tabi iyimiş ama :)
YanıtlaSilsorma çok uzaktı ya.
Sil