Herkes 2016'ya odaklanmış durumda. Seni düşünen çok az. Kimi bir an önce senden kurtulmak için, kimi hayallerine hemen kavuşmak için garip bir telaş içinde senin bir üst modelini bekliyor.
Bu saçma telaşın arasında ben ise seninle vedalaşmak istedim. Ülkem için olmasa da benim için çok kötü olmayan, iyi bir seneydin neticede. Hakkını yiyemem canım benim. Birlikte bol bol gezdik, yeni insanlar tanıdık, hayatıma kattığın çok fazla tecrübe çok fazla değerler oldu. Tüm bunlar için sana teşekkür ederim.
İlkokul kompozisyonlarında eski yılın yaşlanmış bir dede, yeni yılın ise yeni doğmuş bir bebek gibi gösterildiği resimlerden mi kaynaklanıyor bilemiyorum ama nedense çocukluğumdan beri eski yılla aramda duygusal bir bağ oluyor benim böyle. Eski yılın o elden ayaktan düşmüş, perişan bir halde bastonuyla bize el sallarken temsil edildiği o yaratıcı(!) resimlere bakarken içime garip bir hüzün çöküyordu işte böyle.
Yo yo! Kendini böyle elden ayaktan düşmüş, bir kenara itilmiş muhtaç bir yaşlı gibi hissetme sakın. Bir sene önce elma yanaklı olan yeni doğmuş bir bebeğin, bir sene sonra böyle bastonlu ak sakallı dedeye dönüşmesi pek mantıklı değil zaten biliyorsun. Sadece biz insanlar biraz böyleyiz işte; biraz fazla hızlı tüketiyoruz her şeyi ve biraz fazla çabuk bıkıyoruz her şeyden. Sen üstüne alınma. Bak şimdi 2016'ya yeni doğmuş bebek muamelesi yapıp; "ay maaşallah kuzuma" şeklinde sevgi gösterileri yapılıyor ya, bak buraya yazıyorum: 1 sene sonra ona da aynısını yapacaklar. Seneye birlikte okuruz, görürsün.
Neyse canım, artık vedalaşma vakti geldi sanırım. Şimdi içeri gidip mandalina, portakal soyup, çerez çitleyip kanaldan kanala zaplayıp 2016'yı karşılamam gerek. E geliyor sonuçta karşılamamak olmaz.
Söz veriyorum seni unutmayacağım. Gider ayak bize son bir kıyak yapıp bembeyaz bir yılbaşı bıraktın ya, şu ahir ömrümüzde torunlarımıza anlatacağımız karlı bir yılbaşı gecemiz oldu nihayet. İşte sırf bu yüzden unutulmayacak bir yıl oldun bence sen.
Hoşçakal 2015