Londra'da 3.Gün(08.08.2014)
Bugün bulutlu bir Londra'ya uyandık. Bir gün önceki performansımızdan dolayı biz de Londra gibi hafif bulutluyduk bu sabah; ki biraz fazla uyuduk galiba. Uyanıp kahvaltımızı yaptıktan sonra hızlıca hazırlandık ve tekrardan kendimizi Londra'nın o bulutluyken bile fotojenik olmayı başarabilen sokaklarına atıverdik.Üçüncü günkü gezi rotamız şöyle oldu:
1- Madame Tussauds London
2- Oxford Street
3- Shaftesbury Theatre ( The Pajama Game müzikali)
Madame Tussauds London
Madame Tussauds London'ı anlatmadan önce, küçüklüğümden beri adını duyduğum bu kadının biyogrofisini okumak istedim. Aslında doğru olan, oraya gitmeden okumaktı ama üşengeçlik işte! :)
Neyse efendim; siz aynı hataya düşmeyin diye, müze gezisi öncesi sizlere Madame'ın pek etkilendiğim biyografisini her derde deva "wikipedia"'dan aktarayım kısaca:
Madame Tussaud'un gerçek ismi "Marie Grosholtz"muş. Tussaud soyadını 34 yaşındayken (1795) evlendiği ve yaklaşık 7 sene evli kaldığı 2 oğlunun babası François Tussaud'dan almış.
Balmumundan heykel yapmasını amcasından öğrenen Marie, amcası öldükten sonra Paris'teki atölyelerin başına geçmiş.Ayrıca Fransız ihtilaline kadar, kralın kızkardeşine sanat öğretmenliği de yapmış. Maalesef, ihtilal patlak verince de kraliyet yanlısı olduğu için tutuklanan Madame Tussaud'a giyotinle kesilen ve birçoğu dostlarına ait olan kafalardan ölü maskeleri çıkarmak gibi dehşet verici bir görev verilmiş.
Madame Tussaud'un müzesinde kendisine de ait balmumu heykeli bulunmakta |
İşte müzenin kurucusunun biyografisi ve müzenin kuruluş hikayesi kısaca böyle. Bu bilgilerle donandıktan sonra sıra geldi müzenin keyfini çıkarmaya. Yazı uzamaya başladı galiba, tamam ben susuyorum artık fotoğraflarım konuşsun :)
Marylebone yolundaki "Madame Tussauds London" binasının dıştan görünümü (Bina aslında düz, ben yamuk çekmişim :))) |
Oooo kimler varmış burada?
|
Sergide sırayla gezilen ondört bölümü de kısaca anlatayım size;
-İlk üç bölüm (Party, Bollywood,Film): Party bölümü, kırmızı halıda paparazzilere poz veren starların heykellerinin bulunduğu çok güzel bir karşılama bölümü olmuş. İkinci ve üçüncü bölümler olan Bollywood ve Film bölümlerinde ise dünyaca ünlü film yıldızlarının balmumu heykelleri sergilenmekte.
-Dördüncü bölüm (Sport): Dünyaca ünlü yıldız sporcuların balmumu heykelleri bulunuyor.
-Beşinci bölüm (Royal): Kraliyet ailesinin heykellerinin sergilendiği bölümdür.
-Altıncı bölüm (Culture): Edebiyat ve bilim dallarında dünyaca tanınmış sanatçı ve bilim adamlarının heykellerinin bulunduğu bölümdür.
-Yedinci bölüm (Music): Ünlü müzisyenlerin, şarkıcıların, pop starların heykellerinin bulunduğu "Music" bölümü en uzun fotoğraf çekme kuyruklarının olduğu bölümdü.
-Sekizinci bölüm (World Leaders): İçlerinde Atatürk'ün de olduğu, dünyada iz bırakmış siyasi liderlerin heykellerinin yer aldığı "Dünya Liderleri" bölümüdür.
-Dokuzuncu ve onuncu bölüm (Chamber of Horrors & Scream): Korku odası ve çığlıkların tavan yaptığı bölümdür.(Tabi London Dungeon'dan sonra bana karikatür gibi geldi bu bölüm)
-Onbirinci bölüm (Behind The Scenes At Madame Tussauds): Balmumu heykellerinin perde arkasını yani nasıl hazırlandığını gösteren bölümdür.
-Onikinci bölüm (Sprit Of London Ride): Londra'nın meşhur taksileri olan Mini Cub şeklinde yapılmış iki kişilik vagonlarla, geçmişten günümüze Londra'nın tarihinde keyifli bir yolculuğun yapıldığı en çok keyif aldığım bölümdür kendisi.
-Onüçüncü bölüm (Marvel Super Heroes): Çocukların bayıldığı super kahramanların balmumu heykellerinin sergilendiği bölüm
-Ondördüncü bölüm ( 4D Movie Expreience): Çocuklar kadar büyüklerin de bayılacağı, Londra'nın Marvel kahramanları tarafından kurtarılmasını anlatan 4D sinema gösterisi.
Yaklaşık 3 saatimizi alan bu eğlenceli geziden sonra rotamızı önceki gece şöyle bir uğradığımız Oxford Street'e yönelttik.
Oxford Street
Nişantaşı mı desem, İstiklal Caddesi'nin trafiğe açık hali mi desem, nereye benzeteceğimi bilemedim ben bu caddeyi ama çok bildik, çok tanıdık gelen ve sanki daha geçen hafta buradaymışım hissi uyandıran bir cadde burası. Hani ilk defa bir yere gidersiniz de en kalabalık, en yoğun, en merkezi yerine gidince "Aaaa, burası da bizim "şey" gibiymiş yahu dersiniz" ya, işte burası da öyle bir yer. Onun dışında pek bir numarası yok yani. Yoksa; adım başı olarak "Zara", "H&M", "Mango", "M&S" mağzalarını diz, olsun sana Oxford Street. He tabi, John Lewis, Primark, HMV gibi İstanbul'da olmayan mağazalar da var.
Oxford Street'in Regent Street ve Bond Street caddeleriyle kesiştiği Oxford Circus |
Biz de aynı mantıktan yola çıkarak; Madame Tussauds'dan sonra saatimize bakıp, "Oooooo, akşamki müzikale de yıl varmış! Eee ne yapalım peki? Zaten müzikale de çok yakın, hem de bir iki mağaza bakarız fena mı?" diyerek bilin bakalım nereye gittik? :))
Reklamlarıyla meşhur olan John Lewis Mağazası |
Ve reklam tercihini Oxford Street'de yürüyen herkesin elinde görebileceğiniz poşetlerden yana kullanan Primark :)) |
Dünya'nın en büyük Nike mağazası olan Nike Town |
Shaftesbury Theatre ve The Pajama Game Müzikali
Shaftesbury Theatre Binası |
Shaftesbury Theatre Salonu |
Çektiğim fotoların arasında en güzel olanı buydu; gerisini siz düşünün artık :)) |
Müzikalden gülümseyerek çıktığımızda Londra'nın o meşhur yağmuruyla da tanışmış olduk. Kendisi bize, eve gidene kadar keyifle eşlik etti. Müzikal ve uslu uslu yağan yağmur... Londra gerçekten çok güzeldi.
Bu güzel şehirdeki 3.günümüzü de bitirmiştik. Her günümüz dolu dolu geçmesine rağmen; gitmeyi, görmeyi istediğimiz daha çok yer vardı ve elimizde sadece bir günümüz kalmıştı.
Gezimizin son gününde nerelere gitmeyi tercih ettik? Başımıza neler geldi? Hepsinden en heyecanlısı, ben 4.gün yazısını kaç günde yazacağım? :) Hepsinin cevabı az sonra değil de pek yakında bu blogda! Takipte kalınız...