Wikipedia

Arama sonuçları

21 Mart 2019 Perşembe

Merhaba Otuz Sekiz

Küçükken seneler kocamanmış gibi gelirdi, yaşlandıkça tam tersi oluyor galiba. Ve ben  bir mum daha üflemiş olmanın şaşkınlığıyla bu hipoteze fena halde katılıyorum şu anda.

Evet, evet yine bir yaş daha kaydı gitti avuçlarımdan... Üstelik, daha “otuz yedi” demeye bile alışamamışken.

Hakkını yiyemem güzel bir yaştı otuz yedi. Kötü günler yoktu içinde çünkü. Kızımla, eşimle sevgi dolu, yumuk yumuk bir yaştı benim için diyebilirim özetle.

Çalışma hayatına geri döndüğüm, tam olarak "çocuk da yaparım kariyer de" havalarına henüz giremesem de kendimi daha iyi hissettiğim bir yaştı sonra.

Şöyle  bir geriye dönüp baktığımda, hayatın bana bu yaşımda da cömert davrandığının farkına varıyorum çok şükür... “Çok şükür, bin şükür” dediğim bir çok değere sahibim. Sağlık, sevgi, huzur, mutluluk hepsi hayatımda mevcut, sevdiklerimle birlikte. Elbet eksiğim de var bilen biliyor, (hem de ne büyük bir eksik!) ama o da sol yanımda hep benimle zaten.

Kısaca, bol şükürlü bir yaştı otuz yedi... Sanırım gönül rahatlığıyla onunla da vedalaşabilirim artık. Ve sonra da  “otuz sekiz”e “merhaba” diyebilirim.

“Merhaba yeni yaşım, sana da merhaba!”





2 Mart 2019 Cumartesi

Bi Fotoğraf Çekinebilir Miyiz?

Damla doğduğundan beri zamanla kavgam bitmedi. Hiçbir şeye yetişememekten, kendime vakit ayıramamaktan yakınır oldum. Ama gel gör ki nefes almak için kısa bir an yakalamışken, Damla uyurken ya da ne bileyim kendime vakit ayırmam için başkaları tarafından bahşedilen nadir anlarda da kendimi Damla'nın fotoğraflarına, videolarına bakarken yakalayıveriyorum.

Az önce de öyle bir ana denk geldim, Uzun süredir hayalini kurduğum bir gecede tek başımaydım, kendimle başbaşa.... Gökhan fuarda, Damla en derin uykuda. Gece ve ben başbaşa... Hiçbir şey yapmadan böyle duvara bakıp zihnimi dinlendirebileceğim upuzuuuuuun bir geceydi tam da hayalini kurduğum.

Buna o kadar ihtiyacım olmasına rağmen Damla uyur uyumaz elimin hemen telefona gittiğini görünce birden bire irkildim ve "fotoğraflar, ne çok vaktimizden çalıyorlar"  diye düşünmeye başladım.

Oysa, eskiden bulduğum ilk fırsatta birkaç sayfa kitap okuyan, ya da bir şeyler karalamaya çalışan ben neden hemen telefona sarılıyordum artık bilemiyorum. Bu konuda hatırı sayılır bir suçluluk hissim var itiraf etmem gerekirse.

Hiçbir şey yapmadan boş boş oturmayı özledim diyen ben, neden ilk fırsatta hemen instagrama koşup herkesin o iç geçirilen ya da geçirildiği zannedilen fotolarını layk etmeye koşuyorum? Ya da telefonumdaki fotoların videoların arasında kayboluyorum? Hiçbir şey yapmadan boş boş oturmayı bu kadar özlemişken ve ya da bloga yeni bir sayfa açıp, orada karalamak ruhumu inanılmaz doyuracakken...

Bu fotoğraf merakı nereden geliyordu ayrıca? Ara Güler bile bir instagram fenomeni kadar fotoğraf çekmemiştir ömrü hayatında herhalde.

Neyse ya, "zaman" diyorum, hızlı akıyor... Damla uyanana kadar ben boş boş oturmaya devam edeyim. (söz veriyorum telefonu almayacağım elime) :)