Dokuz ay boyunca, gün gün - hafta hafta bedenimde büyümesini takip ettiğim, sabırsızlıkla beklediğim, kurabiye suratlı minik mucizeme kavuştum nihayet. Duyanların hayret ettiği, 4 saatte olup biten normal bir doğumla kavuştum canım kızıma.
Yedi Ağustos'tan beri zaman durdu sanki, gün ve ay kavramları benim için önemlerini yitirdi çünkü. Takvimlerden bihaber yaşıyorum artık. Tek bildiğim Damla'nın o gün kaç günlük olduğu ve saat kaçta emzirdiğim. Hani bir şiir var ya "saatim her zaman Ayten'i beş geçiyor" bende de durum aynı, Aylardan Damla, günlerden Damlaertesi, saat de Damla'yı Damla geçiyor. Düşündüm de şair Ümit Yaşar Oğuzcan Ayten'i gerçekten çok sevmiş, en az annesinin sevdiği kadar...
Şimdi ben o kadar yoğun duygularla doluyum ki, hepsini buraya nasıl aktarabilirim bilmiyorum. Damla'nın uykuya dalmasını fırsat bilerek geceden beri uykusuz olmama rağmen onunla uyumak yerine buraya gelip biraz olsun içimdekileri dökmek ve bu tarifsiz duygularımı blogumla paylaşmak istedim. Uzun süredir domain ile ilgili bir sıkıntı vardı ve blogum görüntülenemiyordu. Bu sorunu çözmeye ve yazmaya fırsat bulamamıştım. Şimdi sorun çözüldüğüne ve azıcık da olsa vakit bulduğuma göre, buraya yaşadığım annelik hallerimi anlatabilirim.
Genel olarak "Anne olunca anlarsın!" klişesinin tam ortasındayım. Bu sözü hakkını vererek dibine kadar yaşıyor, annemi her zamankinden çok daha fazla anlıyor ve onu çok özlüyorum.
Damla'yı ilk gördüğümde ise ya da onu kucağıma ilk aldığımda şöyle içime bir annelik duygusu çöktü diyemeyeceğim. Annelik hislerim öyle bir anda oluşmadı da günden güne Damla ile vakit geçirdikçe onun sorumluluğunu üzerimde hissettikçe oluştu ve çoğaldı.
Onu kucağıma aldığımda evet duygulandım ama en çok bir rahatlama hissettiğimi hatırlıyorum. Şükrettim bir de. Ve kendimi zeyna gibi falan hissettim, "bundan gayrı bana kimse bi şey yapamaz" dedim. Bir de o kadar sancıdan sonra "anam bu minicik şey mi çıktı" dedim, sonra biraz zaman geçince; "ben bunu nasıl doğurdum" daha sonra da "ben bunu nasıl büyüteceğim?" dedim. Yani, garip garip hallere girdim.
İlk günler; gelen giden, süt geldi mi gelecek mi endişesi, kompostolar, çaylar, falan derken pek bir şey anlamadım annelikten. Ama ne zaman el ayak çekildi, ben bu minik kurabiye suratla başbaşa kaldım, göğsümde savunmasız cok cok süt çekmeye çalıştığını ve hatta o sırada uykuya daldığını gördüm, işte, benim dünyam o zaman değişti. Asıl "anne gibi" o zaman hissetmeye başladım işte.
Bundan sonraki hayatımı hep bu hissiyatla yaşayacağım. Çünkü sadece Dilek yok artık, anne Dilek var, Damla'nın annesi... Ve şairin de dediği gibi; "İki kere iki dört, elde var Damla"
Yedi Ağustos'tan beri zaman durdu sanki, gün ve ay kavramları benim için önemlerini yitirdi çünkü. Takvimlerden bihaber yaşıyorum artık. Tek bildiğim Damla'nın o gün kaç günlük olduğu ve saat kaçta emzirdiğim. Hani bir şiir var ya "saatim her zaman Ayten'i beş geçiyor" bende de durum aynı, Aylardan Damla, günlerden Damlaertesi, saat de Damla'yı Damla geçiyor. Düşündüm de şair Ümit Yaşar Oğuzcan Ayten'i gerçekten çok sevmiş, en az annesinin sevdiği kadar...
Şimdi ben o kadar yoğun duygularla doluyum ki, hepsini buraya nasıl aktarabilirim bilmiyorum. Damla'nın uykuya dalmasını fırsat bilerek geceden beri uykusuz olmama rağmen onunla uyumak yerine buraya gelip biraz olsun içimdekileri dökmek ve bu tarifsiz duygularımı blogumla paylaşmak istedim. Uzun süredir domain ile ilgili bir sıkıntı vardı ve blogum görüntülenemiyordu. Bu sorunu çözmeye ve yazmaya fırsat bulamamıştım. Şimdi sorun çözüldüğüne ve azıcık da olsa vakit bulduğuma göre, buraya yaşadığım annelik hallerimi anlatabilirim.
Genel olarak "Anne olunca anlarsın!" klişesinin tam ortasındayım. Bu sözü hakkını vererek dibine kadar yaşıyor, annemi her zamankinden çok daha fazla anlıyor ve onu çok özlüyorum.
Damla'yı ilk gördüğümde ise ya da onu kucağıma ilk aldığımda şöyle içime bir annelik duygusu çöktü diyemeyeceğim. Annelik hislerim öyle bir anda oluşmadı da günden güne Damla ile vakit geçirdikçe onun sorumluluğunu üzerimde hissettikçe oluştu ve çoğaldı.
Onu kucağıma aldığımda evet duygulandım ama en çok bir rahatlama hissettiğimi hatırlıyorum. Şükrettim bir de. Ve kendimi zeyna gibi falan hissettim, "bundan gayrı bana kimse bi şey yapamaz" dedim. Bir de o kadar sancıdan sonra "anam bu minicik şey mi çıktı" dedim, sonra biraz zaman geçince; "ben bunu nasıl doğurdum" daha sonra da "ben bunu nasıl büyüteceğim?" dedim. Yani, garip garip hallere girdim.
İlk günler; gelen giden, süt geldi mi gelecek mi endişesi, kompostolar, çaylar, falan derken pek bir şey anlamadım annelikten. Ama ne zaman el ayak çekildi, ben bu minik kurabiye suratla başbaşa kaldım, göğsümde savunmasız cok cok süt çekmeye çalıştığını ve hatta o sırada uykuya daldığını gördüm, işte, benim dünyam o zaman değişti. Asıl "anne gibi" o zaman hissetmeye başladım işte.
Bundan sonraki hayatımı hep bu hissiyatla yaşayacağım. Çünkü sadece Dilek yok artık, anne Dilek var, Damla'nın annesi... Ve şairin de dediği gibi; "İki kere iki dört, elde var Damla"
hala anlayamıyorum malesef:( o kadar sevebilecekmiyim gerçekten diye düşünüyorum.Damlanla bir ömür mutlu yaşa inşallah, varlığını hiç aratmasın Allahım, hayırlı bir evlat olsun sana
YanıtlaSilZaten tarifi mümkün değil bu sevginin, Allah isteyen herkese nasip etsin, çok teşekkürler.
SilO zaman allah analı babalı büyütsün;)
YanıtlaSilMutlu, sağlıklı, bol gülüşlü ömürleriniz olsun
Çok teşekkür ederim canım, hep birlikte inşallah.
SilAllah bağışlasın canım.Bende 31 haftalık hamileyim:)
YanıtlaSilNe güzel yazmışsın,darısı başıma inşallah
Allah kurtarsın tertip :)
SilDünyanın en güzel karmakarışık hisleri bunlar.. Sağlıkla büyüsün Damlacık..
YanıtlaSilGerçekten öyle Nahideciğim, amin hepimizin evlatları...
SilHarika duygular... Minik Damla'ya analı, babalı sağlıklı mutlu günler dilerim.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilMerhaba Dilek.
YanıtlaSilNe güzel bir haber ile döndün bloğa. .:)
Rabbim sağlıkla büyütmeyi nasip etsin.
Evlat başka derim de bişey demem :)
İyi haftalar, Damla ile sni öperim çok.
Gerçekten öyleymiş Gülşahcığım, biz de seni öpüyoruz...
SilRahat bir doğum yaşamana sevindim canım. Bebeğini sağlıkla kucağına almışsın. Allah ikinize de mutlu ve güzel bir ömür nasip etsin. Annelik hallerinden bahsetmek istersen biz buralardayız :-)
YanıtlaSilTeşekkür ederim Şuleciğim, fırsat bulursam ben de çok isterim özellikle komik ve acınası olan annelik hallerimden bahsetmeyi :)
SilGözünüz aydın Damla'nıza kavuşmuşsunuz, güle güle büyütün. Allah Damla'ya analı, babalı, sevdikleriyle sağlık, sıhhat, mutluluk ve güzelliklerle büyümeyi nasip etsin, uzun ömürler versin inşallah.....
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim bu güzel dilekleriniz için, hamilelik süresince de beni takip edip, yorumlarınızla destek vererek yalnız olmadığımı hissettirdiğiniz için de ayrıca teşekkür ederim :)
SilEmzirmek için sizin de bol sıvı almanız önemli, süt, yoğurt türü protein ağırlıklı besinleri siz tüketirseniz sütünüz bol olur. Ayrıca taze soğan, bulgur, yağda yumurta da sütü artıran yiyecekler.....
SilVallahi bu saydıklarınızın yanında süt arttırıcı özelliğiyle nam salmış tüm yiyecek ve içecekler bizim eve uğradı ve önüme kondu. Fakat ben ne yapılırsa yapılsın her annenin bir süt kapasitesi olduğuna inanıyorum. Malesef benim kapasitem çok değil, öyle bir sıkmayla karşıya fışkırmıyor :) Bebeğimi besliyor ama yeterli olmuyor. Asla pes etmedim elimden geldiğince emzirimeye devam ediyorum ve edeceğim.
SilÖncelikle hayırlı olsun Dilek. Allah analı, babalı, sağlıklı, mutlu, huzurlu, kendine-ailesine-vatan-millete ve devlete hayırlı bir evlat olmasını nasip etsin minik Damla'nın:)
YanıtlaSilSeni burada görmek güzel. Doğumdan sonra yani. Önceden takip ettiğim ve sonrasında bebeği olan arkadaşlar genellikle ya yazmayı bıraktı yada çok uzun aralıklarla yazıyorlar.
Yorgunluk, uykusuzluk, türlü ruh halleri derken pek vakit de kalmıyor aslında. Ama seni azimli gördüm, bırakma buraları:) Gençliğini bildiğimiz arkadaşların çocuklu hallerini de görelim, okuyalım, paylaşalım tecrübelerimizi:)
Kolaylıklar diliyorum. Sağlıcakla kalın...
Güzel dileklerin için çok teşekkür ederim Beyzacığım, elimden geldiğince yazmaya çalışıyorum ve çalışacağım, keşke her gün düzenli yazabilsem ama bilirsin işte vakit kalmıyor. Damla'yla bütün gün yalnızım. Kendim için bir şeyler yapabilmem onun uykusunu bağlı. Henüz bir uyku düzeni oturtamadık. onun uykuları biraz karışık. Kafasına göre takılıyor :)
SilAllah analı babalı büyütsün inşallah.. Hayırlı ve uzun ömrü olsun küçük Damla'nın :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Yusuf, darısı başına :)
Sil