Wikipedia

Arama sonuçları

16 Haziran 2016 Perşembe

Blogger Bohçası


Evet, bu yazıyı hazırlamak için biraz geç kaldım, yaptığı her saçmalıkta hastaneden aldığı rapora sığınan deliler gibi ben de bu ara hep nişan bahanesine sığınıyorum biliyorum ama ne yapayım nişanlandım işte, yetişemiyorum hiçbir şeye :) insan evladının -hele ki damarlarında Türk kanı akan bir evlatsa bu- kolay olmuyormuş böyle nişan, söz, bohça tantanasıyla baş edebilmesi. Nasıl anlatsam; böyle 360 derece başkalaşım geçiriyormuş da kendini bile tanıyamaz hale geliyormuş bu insancık. Normal yaşantısına kaldığı yerden devam edemiyormuş, dostlarına, hobilerine eskisi kadar vakit ayıramıyormuş... mış mış da muş muş işte... Anlıyorsunuz beni değil mi?

Neyse, nişan maceralarımı sonra anlatacağım merak etmeyin, şu an sindirme aşamasındayım. Küçük bir es vereyim diyerek az önce odama girdim ve eski dört başı mamur günlerimdeymişcesine şu yukarıdaki kareyi çekip, gecikmiş olan bu postu hazırlamak istedim.

Efendim, bu karede görmüş olduğunuz güzellikler, (yo yooo nişan bohçası değil korkmayın, öğrendim çok şükür bu işleri, nişan bohçası bööyle tüllü, dallı, budaklı, boncuklu, çiçekli, böcekli falan oluyor :)) bunlar sevgili blogger arkadaşımız Şule Uzundere'nin bana haftalar önce göndermiş olduğu hediyeleri oluyor, yani bir nevi blogger bohçası diyebiliriz :)

Şule, bildiğiniz gibi her ay blogunda ona yorum yapanlar arasında bir çekiliş düzenleyerek kütüphanesini yağmalıyor. Ben de payıma 5 kitap düştüğünü sanmıştım ama Şuleciğim bana jest yapmış yanında bir sürü güzel hediyeler de göndermiş. (Nişanlanıyorum diye zaar :) )

Kendisine buradan çok ama çook teşekkür ediyorum. Kitapları okumak için sabırsızlanıyorum. "Örgü Keyfi"'nin hakkını verir miyim bilmiyorum ama kitapların ve DVD'lerin hakkını vereceğimden emin olabilirsiniz. Hakkını verdikçe de gelir, burada anlatırım zaten.

Kalın sağlıcakla...









9 Haziran 2016 Perşembe

Sevgili Blogcuğum

Sevgili Blogcuğum,

Normal şartlarda kuşların cıvıldadığı mis gibi kokan yılın bu zamanlarında, sana gelip tatil planlarımı anlatmam gerekirdi. Sonra, artan zamanlarımda da okuduğum kitaplardan, gittiğim yerlerden bahsetmem ve kişisel, edebiyat ya da gezi bloglarında gezinerek "vay canına" deyip iç geçirip hayaller kurmam gerekirdi.

Bu sene bunları pek yapamıyorum, çünkü farklı telaşlarım ve farklı heyecanlarım var. Bana yabancı gelen sularda yüzüyorum biraz. Ve bu yüzden hiç uğramadığım, bugüne kadar uğrama gereği de duymadığım blogları, makaleleri ilgiyle okurken yakalıyorum kendimi çoğu zaman.

Özellikle söz, nişan, düğün hazırlıklarının ve deneyimlerinin paylaşıldığı postları keyfile okuyorum :) Ve okurken de bazen kendime inanamıyor "ben ne yapıyorum burada ya" diyorum. Ayrıca, bu konular bana çok uzak konularken, böyle kendimi, bir söz tepsisi bakarken, bir "kına gecesi organizasyon şirketi de neymiş ayol?" diye şaşırırken bulmadan da edemiyorum.

Değişik heyecanlar...

Bu ara böyle kendime şaşırıp şaşırıp duruyorum işte... Bu sence de şaşırtıcı değil mi? Sana tüm detayları anlatamıyorum vakit yok, zaten henüz anlatacak pek bir şey de yok. İşin en stresli, en sinir bozucu, en bekleyen yerindeyim. Bu geçmesi gereken zamanı da bloggerdaki deneyimlerden yararlanarak geçirmeye çalışıyorum. Neyse ki birileri benim gibi tembellik etmemiş ve en detaylı biçimde bu tatlı tecrübeleri anlatmış da onları okuyup biraz sakinleşiyorum.

Ben de anca arada sana uğrayıp, taslaklardaki karaladıklarıma şöyle bir göz atıp sonra da Nurella mimiğiyle uflayıp, hepsine burun kıvırıyor ve yeni bir kayıt açıp onu da tamamlamadan çıkıp gidiyorum. Sonra da bugüne kadar aklıma getirmediğim milyon tane gereksiz ayrıntının milyon tane kombinasyonunu, permütasyonunu hesaplamaya çalışırken buluyorum kendimi.  Çok garip...

İşte böyle Sevgili blogcuğum... Konsantrasyon sorunumun bittiği, olasılık hesaplarımın son bulduğu ve seninle doya doya ilgilenebileceğim günlerin bir an evvel gelmesi dileğimle...

Seni çok seven ve özleyen ben...