Ne güzel bir kelimedir "yeni". Yeniyle başlayan her kelime umut verir insana, hayal kurdurur, mutluluk verir, etrafa ışık saçar. Türk Dil Kurumu "bilinmeyen, tanınmayan" şeklinde tanımlasa da “yeni”yi;
biz bu bilinmezliği nedense hayra yorarız hep. "Yeni iş", "yeni
ev", "yeni araba", "yeni sevgili", "yeni
yıl"..bize hep güzellik getirecek diye bekleriz. Çünkü bizim sözlüğümüzde
"yeni" demek "umut" demektir.
İşte bu umutla, bu yenilenme arzusuyla kucaklarız her gelen yeni yılı. Yıl içinde ne yaşanırsa yaşansın, ne badireler atlatılırsa atlatılsın yıl sonları hepimiz genellikle aynı ruh halinde oluruz. İçimiz; " Dönülmez akşamın ufkundayız, vakiiiit çoook geeeç!" eşliğinde garip bir burukluk yaşasa da kimi zaman; dışımız, kıpır kıpır; "Yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl bizlere kutlu olsun" şarkısıyla coşmuştur elimizde olmadan.
Hiçbir zaman istediğimiz gibi çılgınca bir yılbaşı gecesi geçiremesek de, mandalina soyarak büyük ikramiyeyi hayal etmek, sıcacık yuvamızda ailemizle çekirdek çitletmenin verdiği huzur eşliğinde yeni bir yıla girmek, alışagelmiş bir mutluluk olmuştur bizim için.
Bu sene bu alışagelmiş huzurdan biraz uzak; biraz şaşkın, biraz endişeli giriyoruz yeni yıla. İçimiz de dışımız da “Dönülmez akşamın ufkundayız” ı söylüyor sanki umutsuzca. Ülke olarak bir hayli karmaşık bir süreçten geçiyoruz çünkü. “Büyük ikramiyeyle kaç tane daire alınır?” haberleri verilmeye ihtiyaç duyulmayacak kadar gündemimiz meşgul diğer yılbaşlarından farklı olarak. Herkes “ayakkabı kutusuna kaç milyon dolar sığabilir?” bunu konuşmakta çünkü.On küsur yıldır yayınlanmasına rağmen tek bölüm bile izlemediği Kurtlar Vadisi'nin ikiyüz bilmem kaçıncı bölümünü rastgele izleyen biri gibi bilinçsizce izliyoruz bu yaşananları çoğumuz bu günlerde. Bu sebeple biraz şaşkınız ve kaygılıyız. İnsanın içini kıpır kıpır eden yenilik coşkusuyla değil de insanı huzursuz eden çaresiz bir güvensizlikle giriyoruz yeni yıla bir bakıma.
Bedduaların havalarda uçuştuğu böyle bir ortamda, ne kadar gerçekleşmesi güç gibi görünse de "dualar bizimle olsun" diyerek ve içimdeki Pollyanna'ya selam vererek herkese güzelliklerle dolu yeni yıl dileklerimi sunuyorum;
Ülkemize; dürüst, çalışkan, güven veren bireyler...
Bize; demokrasi, refahlık, eşitlik, özgürlük, dirlik, birlik...
Çok çalışana; çok para, çok tatil, az stres...
Çok sevene; çok mutluluk, çok kahkaha, az ayrılık...
Çok gezene; çok yol, çok yol arkadaşı, çok ayakkabı...
Çok okuyana; çok kitap, çok bilgi, az kaygı...
Çok yiyene; çok yemek, az kilo, çok tatlı...
Hastalara şifa, dertlere deva...
İsteyen yüreklere aşk, isteyen kucaklara bebek...
Yüzlerde saklanamayan tebessümler, hafızalardan silinmeyecek güzel günler...
Herşeye rağmen;
Mutlu olsun insanlar, mutlu olsun tüm evren
Yeni yılda hep birlikte, yeni yılda hey, hey...
Yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl bizlere kutlu olsun,
Yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl sizlere kutlu olsun!
İşte bu umutla, bu yenilenme arzusuyla kucaklarız her gelen yeni yılı. Yıl içinde ne yaşanırsa yaşansın, ne badireler atlatılırsa atlatılsın yıl sonları hepimiz genellikle aynı ruh halinde oluruz. İçimiz; " Dönülmez akşamın ufkundayız, vakiiiit çoook geeeç!" eşliğinde garip bir burukluk yaşasa da kimi zaman; dışımız, kıpır kıpır; "Yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl bizlere kutlu olsun" şarkısıyla coşmuştur elimizde olmadan.
Hiçbir zaman istediğimiz gibi çılgınca bir yılbaşı gecesi geçiremesek de, mandalina soyarak büyük ikramiyeyi hayal etmek, sıcacık yuvamızda ailemizle çekirdek çitletmenin verdiği huzur eşliğinde yeni bir yıla girmek, alışagelmiş bir mutluluk olmuştur bizim için.
Bu sene bu alışagelmiş huzurdan biraz uzak; biraz şaşkın, biraz endişeli giriyoruz yeni yıla. İçimiz de dışımız da “Dönülmez akşamın ufkundayız” ı söylüyor sanki umutsuzca. Ülke olarak bir hayli karmaşık bir süreçten geçiyoruz çünkü. “Büyük ikramiyeyle kaç tane daire alınır?” haberleri verilmeye ihtiyaç duyulmayacak kadar gündemimiz meşgul diğer yılbaşlarından farklı olarak. Herkes “ayakkabı kutusuna kaç milyon dolar sığabilir?” bunu konuşmakta çünkü.On küsur yıldır yayınlanmasına rağmen tek bölüm bile izlemediği Kurtlar Vadisi'nin ikiyüz bilmem kaçıncı bölümünü rastgele izleyen biri gibi bilinçsizce izliyoruz bu yaşananları çoğumuz bu günlerde. Bu sebeple biraz şaşkınız ve kaygılıyız. İnsanın içini kıpır kıpır eden yenilik coşkusuyla değil de insanı huzursuz eden çaresiz bir güvensizlikle giriyoruz yeni yıla bir bakıma.
Bedduaların havalarda uçuştuğu böyle bir ortamda, ne kadar gerçekleşmesi güç gibi görünse de "dualar bizimle olsun" diyerek ve içimdeki Pollyanna'ya selam vererek herkese güzelliklerle dolu yeni yıl dileklerimi sunuyorum;
Ülkemize; dürüst, çalışkan, güven veren bireyler...
Bize; demokrasi, refahlık, eşitlik, özgürlük, dirlik, birlik...
Çok çalışana; çok para, çok tatil, az stres...
Çok sevene; çok mutluluk, çok kahkaha, az ayrılık...
Çok okuyana; çok kitap, çok bilgi, az kaygı...
Çok yiyene; çok yemek, az kilo, çok tatlı...
Hastalara şifa, dertlere deva...
İsteyen yüreklere aşk, isteyen kucaklara bebek...
Yüzlerde saklanamayan tebessümler, hafızalardan silinmeyecek güzel günler...
Herşeye rağmen;
Mutlu olsun insanlar, mutlu olsun tüm evren
Yeni yılda hep birlikte, yeni yılda hey, hey...
Yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl bizlere kutlu olsun,
Yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl sizlere kutlu olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder