“İnsanın ana
vatanı çocukluğudur” der Doğan Cüceloğlu. Çocukluğunu doyasıya yaşayamamış kişilerin mutlu birer yetişkin olması çok zormuş. Kimi çocuklar ana
vatanlarında gurbetteymis gibi yaşasalar da istisnasız her çocuğun mutlu
olduğu yegane zaman dilimidir bayram
günleri.
Bir yetişkinle bir çocuğun bayramı karşılama heyecanı ne kadar farklı görünse de kafalarında oluşan bayram imajı aynıdır esasında. Tek farkı çocukların bu basit mutlulukları yaşayacak olması yetişkinlerin ise aynı mutlulukları özlüyor olmasıdır.Yıllar geçtikçe “Nerede o eski bayramlar” diyerek hayıflanmanın sebebi de çektikleri bu "sıla" özlemidir aslında.
Bayramı bayram yapan olgulardan ve çocuğu, yetişkini aynı payda altında birleştiren sevinçlerden biri hatta en önemlisi de tatil sevincidir. Kabul edelim ki yeni yılın ilk takvimini karşımıza aldığımızda o peş peşe dizilmiş sihirli kırmızı günlere bakmak oluyor ilk işimiz.
İşte yıllardır özlemini çektiğimiz dokuz kırmızılı Kurban Bayramı tatili, “Keşke hep böyle olsa” dedirten, tadından yenmeyen bir İstanbul, yağmurlu ama huzurlu bir hava, sıcacık ve bayram temizliği kokan bir ev ve bir türlü yapmaya fırsat bulamayıp hep ertelediğim, kafamın içinde çığ gibi büyümüş olan “Yapılacaklar Listem”... Bu yaşımda bir bayramdan daha ne beklerim ki?
Bu uzuuuuun ama bir o kadar da doyumsuz olan bayram tatilinde “İster Ana vatanında yetişsin ister gurbette, insan her yaşta mutlu olmayı hak ediyor” diyerek kendime vakit ayırmaya ve bir hayli kabarmış olan bu listeyi biraz rahatlatmaya karar verdim ben de. Önceliği ruhuma iyi gelecek olan maddelere vererek listemde yer alan maddelerin yanlarına bir bir yapıldı tiki atıvermeyi başardım sonunda.
-Uzun süredir “oku beni oku beni” diye beynimi kemiren kitaplarım,
-İhmal ettiğim yetmezmiş gibi bir de “Nankör” olarak üstüne suç attığım “İngilizce” videolarım, şarkılarım, kitaplarım...
-Parmaklarımın lezzetinden birşey kaybetmediğini bana hatırlatan “Şekerparem”
-Hatta yemek konusunda fena da sayılmazmışım diyerek Ayşe Tüter havalarına bürünmemi sağlayan ve teyzemden tarifini aldığım ama bir senedir yapmayı ertelediğim Makarnalı Su Böreğim
-Her ay en az bir kere büyük bir şevkle başlayıp hep yarım bıraktığım pilatesim.
- İlk gösterimini kaçırdığım için çok üzüldüğüm ama bir lütuf gibi ikinci kez vizyona giren “Kelebeğin Rüyası”
-Ertesi günü iş olmadığı için gönül rahatlığıyla seyredebildiğim “Muhallebi Kafa” “Makina Kafa” gibi bilimum Okan programlarım
- Daha sonra bir ayar çekmek üzere bir kenarlara attığım ve saçma sapan bulup kendi kendime eğlendiğim yazılarım.
Yeteri kadar olmasa da hepsiyle tek tek ilgileniverdim. Bu durum ne zamandır içimi kemiren suçluluk duygusundan kurtulmamı sağladığı gibi kendime vakit ayırabildiğim için kimseye müdanası olmadan kendi harçlıklarıyla istediği oyuncağı alabilen küçük bir çocuk gibi mutlu ve gururlu hissetmemi de sağladı ayrıca. Bana bu tatilden her ay versinler, değil “Yapılacaklar Listem” her türlü listeyi altüst ederim ben be, peh!
Bayramın bu son deminde, genci, yetişkini, yaşlısı herkesin bayramını Ana vatanlarındaymış gibi geçirmelerini umuyor ve nice bol kırmızılı bayramlar diliyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder